menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Işık görünmüyor

13 0
28.05.2024

2018’de Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçilmesinin ardından ekonomik zorluklar “kriz”den “buhran”a döndü vatandaş açısından. Gayri iktisadi ekonomi politikalarının üzerine yanlışta ısrar edilmesi de eklenince özellikle 2021’den itibaren enflasyonda süratli bir yükseliş ve çok hızlı bir yoksullaşma yaşandı.

Enflasyon demek, insanların cebindeki paranın günbegün eksilmesi, emeklerinin zayi olması, geleceğinin çalınmasıdır. 90’lı yıllarda da yüksek enflasyondan çok çeken Türkiye, Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçişin ardından aynı sorunu çok farklı bir şekilde deneyimledi. Son birkaç yılda yaşanan fakirleşmeyi, bu ülke tarihinin hiçbir döneminde görmek mümkün değildir.

İktidar sahipleri, tamamen kendi politika tercihleri nedeniyle ortaya çıkmış olan ve halkı tam manasıyla perişan eden bu ekonomik fiyaskoyla ilgili zerre sorumluluk üstlenmedikleri gibi bir de “dünyadaki enflasyon furyasından” filan bahsediyorlar. Kendileri dışında kimsenin bilmediği, duymadığı, şahit olmadığı bir furya demek!

AB’de yıllık enflasyon yüzde 2,3 iken, Türkiye’de Mayıs’ta yüzde 75’e çıkacağı tahmini yapılıyor.

Trading Economics’te yer alan verilere göre, Mart 2024 itibarıyla en yüksek enflasyon listesinin başında yıllık yüzde 288 ile Arjantin var. Arjantin’i yüzde 140 ile Suriye, yüzde 123 ile Lübnan ve yüzde 68,5 ile Türkiye geliyor. Venezuela bile yüzde 67,8 ile bizim gerimizde yer alıyor. Bu verilere göre, yıllık enflasyon dünyada yalnızca yedi ülkede........

© Milli Gazete


Get it on Google Play