menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

IMF bizi neden övdü?

8 0
previous day

Son yıllarda yaşadığımız ekonomik gerçekliğin öncelikle adamakıllı bir tarifini yapmamız gerekiyor. Özellikle 2018’de Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçilmesinden sonra Türk ekonomisindeki bozulma hızlandı ve üst üste yapılan “yanlış” politika tercihleri ve bunlardaki ısrar da ekonomik dengeleri tamiri çok zor şekilde alt üst etti. Bu politika tercihlerinin geniş halk yığınlarına yansıması ise kitlesel bir yoksullaşma ve hızlanan bir “servet transferi” oldu.

Ekonomideki keyfi uygulamalar, “deneysel” (!) yaklaşımlar ve “ben yaptım, oldu” inadı, kısa sürede enflasyonun patlamasına, yoksulluğun, hayat pahalılığının ve geçim sıkıntısının derinleşmesine neden oldu. Yetmezmiş gibi, 2023 seçimlerinden sonra, sanki yüksek enflasyonun nedeni vatandaşın tüketim harcamalarıymış gibi “adı konmamış” bir IMF programı olan “enflasyonla mücadele programı” ve beraberinde de “acı reçete” kabilinden bir “kemer sıkma” programı devreye sokuldu. Temel ihtiyaçlar haricinde tüketim yapamaz hale gelmiş olan geniş halk yığınları, bu kemer sıkma politikalarıyla iyice perişan oldu, tamamen bankaların kucağına itildi. Fakirden zengine ve rantiyeye servet transferi daha da hızlanırken, yoksulluk da iyice kitleselleşti.

Bu yaşananları “kriz” diye tanımlamak yanlış olacaktır. Krizler konusunda deneyimli olan Türk ekonomisi ve insanı için bambaşka bir durum söz konusu. Son dönemde yaşadıklarımız kriz olgusunu hayli aşan ve çok daha ciddi........

© Milli Gazete