menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Köküyle İrtibat, İnsanın Kendini Bulmasıdır

20 0
previous day

İçinde yaşadığımız çağ, kimilerince “Göçler Çağı” olarak tanımlanıyor. Uluslararası göç hareketlilikleri açısından böyle bir tanımlamanın öne çıkması anlaşılır bir durum. Zira günümüzde insanlık tarihinin bilinen en yüksek oranlı göç hareketliliğinin yaşandığı varsayılıyor. Nitekim dünya nüfusunun %3,5-4’ü, diğer bir ifadeyle yaklaşık 300 milyon insan, göçmen statüsünde kabul ediliyor.

Ancak göç kavramının kapsamı genişletildiğinde iş başka bir boyuta taşınıyor. Göçü yalnızca sınır ötesi bir yer değiştirme hareketi olarak değil, kişinin doğduğu yerden uzaklaşması şeklinde tanımladığımızda; hem istatistiklerin hem de buna bağlı değerlendirmelerin içeriği büyük ölçüde değişiyor.

Tarih boyunca insanlar; eğitim, ticaret, sağlık, savaş ve barınma gibi birçok nedenle yer değiştirmiştir. İnsan hareket ettikçe hayatta kalmış, kimi zaman da hayatta kalabilmek için hareket etmek zorunda kalmıştır. Bu sebeple göç olgusu ele alınırken, göçün insani yönüne vurgu yapılması yerindedir. Ne var ki, günümüzdeki göç, başka bir boyutta seyretmektedir.

21. yüzyılın insanı, dünya tarihinin en mobilize bireyi olarak geçmişten keskin bir şekilde ayrışmaktadır. Bu nedenle bugünkü hareketlilik, insanî yönümüzle ilgili derin ve karmaşık sorunları tartışmayı zorunlu kılmaktadır.

Göçün insani yönünün anlaşılması, göçmenin psikolojisini doğru tahlil etmekten geçmektedir. En genel anlamda göçmenler, "ne orada ne burada" ikilemi içinde kendilerini konumlandırmaya çalışan bir ruh haliyle zorlu bir süreci deneyimlemektedir. Bu sürecin derinliğini tam manasıyla kavrayabilmek, ancak bunu bizzat yaşamakla mümkün olmaktadır. Aslında günümüzde pek çok insan farklı nedenlerle mobilize olduğundan bu deneyimi........

© Milli Gazete