Dua bir sığınıştır, bir bağlanış, bir sadakat, bir teslimiyet, bir gönül veriş. Allah’a yöneliş ve O’nun buyruklarına, güzelliklerin önerilişine, insanlığın geleceğine, umuduna ve özgürlüğüne adanış. Dua, gönlün ve ruhun, beden ve hâlin bütünlüğündeki bir eylemdir. Güç kazanma, güç verme, yol gösterme eylemidir.

Zamanların kimi rahatlıkları, kimi zaman zorlukları olur. Bunu belirleyen insan. İnsanın doğasında olan şeytanlara kapılış zaafı ve kimi tutkularıdır. Hakikat’ten yüz çevirenlerin başvurduğu yöntem şeytanlarla birlikte şeytanlaşmadır.

İnsanlık geleceği, onuru ve özgürlüğü için korunmak zorundadır. Eğer Hakikat üzere ise onu temsil ediyorsa, onun ruhuna var oluş mücadelesini eylemleriyle yerine getirir.

Peygamberler Hakikat düşüncesinin öncüleridirler. Onlar sorumlulukları ve görevleri gereği, her türlü olumsuzluklara karşı bir eylem hâlindedirler. Onlara sağlanmış olan manevi güç de eylemleriyle bütünleşince yerini bulur. Hemen hiçbiri, özel olmasına karşın, kabuğuna çekilme, orada sadece dua ile yakarma ile ömürlerini tüketmemişlerdir. Zorluklar onlar içindir. Onlardır azgınlara karşı kendilerini ortaya koyan. Başarılı olup olmama gibi bir dertleri yoktur. Görevlerini yerine........

© Milli Gazete