Mustafa Kemâl'in uydurma şecereleri ve hakîkî mensûbiyeti (95)
“Mehmed Âkif’i okuyan adam, herşeyden önce büyük bir şâirle karşı karşıya olduğunu kabûl etmek ve san’atin insanı çekip götüren kudretine teslîm olmak vazıyetindedir”
“Seneler geçti; Mehmet Akif’in eserlerini baştan sonuna kadar okudum; şairin arûz veznine olan hâkimiyeti, türkçeyi arûz çerçevesi içinde kullanıştaki ustalığı ilk bakışta göze çarpıyordu; dış mükemmelliği bir edebiyat eseri için elbette iyi bir takdimdir; fakat bu şekil güzelliğinin arkasında asıl insanı saran, heyecanları ölçüye sığmıyan engin bir ruhun çarpıntılı musikisiydi. Mehmet Akif’i okuyan adam, herşeyden önce ‘Büyük bir şair’le karşı karşıya olduğunu kabul etmek ve san’atin insanı çekip götüren kudretine teslim olmak vaziyetindedir.
“ ‘Safahat’ın yedi cildini baştan aşağıya kadar saran hava içinde şaire şairlik vasfını kazandırmış bir tapu senedi gibi dalgalanan heyecan, hangi menbalardan kuvvet almaktadır?
“Akif’in şiirlerinde başlıca üç vasfın hâkimiyeti göze çarpar:
“1 - İçtimaî.
“2 – Millî.
“3 – Dinî.
“Şair, içinde yaşadığı cemiyetin manzaralarını fevkalâde kuvvetli bir mahallî renkle tasvir etmiştir. İstanbulun fakir ve orta halli sınıfı, bu şiirlerde maddî ve manevî hayatının bütün akışile canlı, kuvvetli, elle tutulur, gözle görüler bir şekilde yaşar, dolaşır, düşünür, konuşur, ağlar.
“Mehmet Akif’in halka aşılamağa çalıştığı esas fikir: Yaşanmaz böyle tek tek; devr-i hâzır: devr-i cem’iyyet!”
“Mehmet Akif, san’atin içtimaî bir kıymet olduğunu bilen bir adamdır. Ona nazaran san’at, kökü cemiyetin içinde olan bir varlıktır ve san’atkârın duygu ve düşüncelerini cemiyete aşılamak için kudretli bir vasıtadır.
“Mehmet Akif’in halka aşılamağa çalıştığı esas fikir nedir?
‘Bugün ferdî mesâînin nedir mahsûlü, hep hüsrân!
Yaşanmaz böyle tek tek; devr-i hâzır: devr-i cem’iyyet!’
“Şarkın asırlarca süren tevekkül, infirat, i’tizal, tenbellik, meçhul ve manevî bir kuvvetten yardım ummak ve oturmak şeklindeki tehlikeli alışkanlığını sarsmak için uğraşan şair, tek bir manzumesinde gönül fantezisine, şahsî derdine, ferdî tahassüse yer vermiyor; şiirlerinde kütleyle meşgul olduğunu, içtimaî yaraları deşmeğe uğraştığını, cem’iyete kendi düşüncesine göre yol çizdiğini görüyoruz. Mehmet Akif bu sahada eşsiz bir san’atkârdır. [Muharririn “meçhul ve manevî bir kuvvet” tâbiriyle Allâh’ı kasdedip O’nu -hâşâ- mevhûm bir kuvvet olarak telakkî etmesi husûsuna dikkat edilmelidir… Ona, Tevfîk Fikret’in ve Kemalizmin aşıladığı dünyâ görüşünün esâsı ve Mehmed Âkif’in dünyâ görüşüyle uyuşamayışının başlıca sebebi budur…]
Şiirleri hangi bakımdan “millî”?
“Şairin eserlerinde bulduğum ‘Millî’........
© Milat
