Mustafa Kemâl'in uydurma şecereleri ve hakîkî mensûbiyeti (83)
MUSTAFA KEMÂL'İN UYDURMA ŞECERELERİ VE HAKÎKÎ MENSÛBİYETİ (83)
(Yeni Sabah, 12.1.1939, s. 1)
Yeni Sabah’ın -Yedigün’den Hikmet Münir’in Kâzım Karabekir Paşa hakkındaki röportajının ve Paşa’nın Büyük Harbe Nasıl Girdik? ünvânlı eserinin 17. Tefrikasının neşredildiği- 12 Kânûnusânî 1939 târihli nüshasının birinci sayfası…
***
Kâzım Karabekir hakkında üçüncü vesîka: “Gâyem, Memlekete İlmî Zihniyetin hâkim olmasıdır”
Karamanlı Kâzım Karabekir’in antitezi olan Selânikli Mustafa Kemâl’de, Müsbet İlim, ancak, -“İrticâ” yaftası altında- İslâma hücûm etmek, kendi totaliter ideolojisini ve mutlak iktidârını dayatmak için bir istismâr mevzûudur. Onun Tecrübî İlim Zihniyet ve Ahlâkına ne kadar zıd bir zihniyet ve şahsıyet yapısı olduğunu, Mustafa Kemâl’in Hastalığı, Ölümü, Cenâzesi; Kemalizmin “Târih Tezi” ve “G-D T” Hurâfeleri gibi vâsi araştırmalarımızda pek çok delîlle isbât etmiş bulunuyoruz. İşbu çalışmamızdaki delîller de, onları destekliyor. Onun temsîl ettiği Totaliter Zihniyet, İskolastik Zihniyetin en şedîd hâlidir; binâenaleyh İlmî Zihniyetin tam zıddıdır. Vâ esefâ ki Kemalist Maârif, onun devrinden beri, insanlarımızı İskolastik, Şahısperest Zihniyetle yetiştirmiye devâm ediyor! Öyleyse Memleketimizde, Kemalizmin panzehri olan sahîh İlmî Zihniyeti ne kadar yayarsak (ki o, ancak biz, nefsimizden başlıyarak bu uğurda canla başla çalışırsak yayılabilir), Kemalist Totaliter Rejim kâbûsundan o kadar kolay kurtulacağımızı isbâta hâcet var mı?
Rahmetli Karabekir’in ise, Şark’taki şehîd yetîmi çocukların ilmî bilgilerle ve Memleketin çok ihtiyâc duyduğu meslekler edinerek yetişmeleri için sarfettiği büyük gayretler, kezâ Mustafa Kemâl’le yaptığı kalem münâkaşasındaki nezîh tavrı ve muârızına sâdece delîller, vesîkalarla mukâbele etmesi, onun İlim Zihniyet ve Ahlâkıyle mücehhez olduğunu açıkça gösteriyor.
O, -millî şahsıyetimizi kaybetmeden- Memleketin kalkınmasının ve Avrupa’yle yarışır hâle gelmesinin ancak ve ancak İlmî Zihniyetle, Tecrübî İlmin rehberliğiyle, bütün Maârife ve Memleket işlerine bu zihniyet ve ahlâkın hâkim olmasıyle mümkün olacağını bihakkın idrâk etmiş bir insandı. Yânî Memleketimizde maâlesef bu bakımdan emsâline nâdir rastlanır bir insandı…
4 Ocak 1939’da Murad Sertoğlu’na verdiği kısa mülâkat, onu hayırla, rahmetle yâdetmemize bir başka vesîledir:
“Yeni İstanbul mebusu sayın General Kâzım Karabekir, kendisini ilk ziyaret ettiğim vakit sormak istediğim suallere ancak mebus seçildikten sonra cevap verebileceğini söylemişti. Dün kendisini tekrar ziyaret ederek bu vadini hatırlattım. Ankaraya hareket etmek üzere hazırlık yaptığı ve kendisini bir çok eski dostları ve........
© Milat
