menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Mustafa Kemâl'in uydurma şecereleri ve hakîkî mensûbiyeti (161)

43 1
28.10.2025

Kemâlperestliğe dâir bir şahsî hâtıram

Muhakkak ki herkesin bizim aşağıda nakledeceğimiz hâtıramıza benzer hâtıraları mevcûddur. Bunların hepsi, Milletce ne büyük bir dal̃âlet içinde yaşadığımıza dâir misâllerdir.

Lise tahsîlimi (1963 – 1966), Kabataş Erkek Lisesi’nde Fen Dalında yaptım. (1965 – 1966 Ders Yılında, bu Lisenin Talebe Başkanı seçilmiştim. Bu da unutulmaz bir hâtıramdır…) Kıt kanâat geçinen bir âilenin çocuğuydum. (Rahmetli babam, Türkistan muhâciri Oğuz Yasa -Hokand, Beşarık, 1925 / Ankara, 12.10.2024-, İlköğretim Müfettişi idi; rahmetli annem, Halfetili Edîbe Melek Hanım -Halfeti, 1928 / Ankara, 12.12.1978-, evde kadın elbiseleri dikerek âile bütçemize katkıda bulunuyor ve harclığımı da daha ziyâde o gönderiyordu…) O Lisede okuyabilmem, babamın vazîfesi sebebiyle Elbistan’da bulunduğumuz sırada, Maraş’ta girdiğim leylî-meccânî imtihânını kazanmam sâyesindedir. Lise son sınıfa kadarki tahsîl hayâtım, bütün arkadaşlarım gibi, beni de sıkı bir Kemalist yapmıştı. En azından bâzı hocalarımızın, meselâ kimya dersinde, meselâ târih dersinde, bir vesîle ihdâs ederek, bize Kemalizm aşılama gayreti içine girdiklerini iyi hatırlıyorum. Aksine, Arab düşmanlığı yapmak, sinsi sinsi İslâm aleyhinde bulunmak da o telk̆înlerin tamâmlayıcı unsurları idi. Her 10 Kasım merâsimi (daha doğrusu âyini) ise, Kemalizme merbûtiyetimizi kuvvetlendirmek için mühim bir vâsıtaydı. Îrâd edilen nutukları dinlemekden mâadâ, şöyle bir âyine tâbi tutulurduk: Bütün talebeler (ki aklımda kaldığı kadarıyle, o zamân Lisenin talebe mevcûdu 2.000 civârındaydı ve bunun 6 - 700’ü leylî idi) avluda, sınıf sınıf, 5-6 kişilik gruplar hâlinde sıra olur, merdivenleri çıkar, -yanılmıyorsam 2. kattaki- “Atatürk Köşesi”nin önüne gelince, başımızı sağa döndürerek oradaki “Atatürk Büstü”nü selâmlar, sonra yürümiye devâm ederek tekrâr aşağı inerdik… Hatırladığıma göre, o “köşe”de, “Büst”ten mâadâ, camekân içinde, Mustafa Kemâl’in -kendi el yazısıyle ve birçok sayfa hâlinde- “Onuncu Yıl Nutku”nun ozalitle çekilmiş bir kopyası vardı. O kopyada, “Beni hatırlayınız!” cümlesinin üzerinin çizilmiş olduğu da hâfızamda yer etmiş. Evvelâ bu cümleyi yazmış, sonra onu okumaktan vazgeçmiş…

Geçenlerde, İnternet’te araştırma yaparken, bu “köşe”nin 1955 senesinde açılmış olduğunu öğrendim. Bu hâdise, 11 Kasım 1955 târihli Vatan gazetesine resimli haber olmuş. Resimde, “büst”ün bulunduğu “köşe” ve “büst”ün önüne tâzîmle çelenk koyan talebeler görülüyor…

Ben, bu Kemalist şartlanmadan, Kabataş Erkek Lisesi’nden mêzûn olduğum 1966 senesinin yazında kurtuldum. Elhamdülillâh! O yaz, Karabük’de bulunan Nezâhat Teyzemlere gitmiştim. Teyzem de, eniştem Yüksek Kimyâ Mühendisi İsmâil Kimyacıoğlu da pek mütedeyyin insanlardı. (Dört çocukları da kendileri gibi nezîh insanlar oldular…) Eniştem, ayrıca, İslâmın siyâsî........

© Milat