İyi iyidir
Doğu ile batı, kuzey ile güney, aşağı ile yukarı, sağ ile sol, ön ile arka... Bir kavramı açıklamak için bir başka kavramın anlamına sığınırız. Ondan medet umarcasına bir açıklama bekleriz. Bu yönlerde olduğu gibi sadece fiziki durumları izahla kalmaz, değer yargılarımızı kapsar. Doğru ile yanlış, güzel ile çirkin, iyi ile kötü, çalışkan ile tembel, vs. Her zaman ve her durumda bir kavramı açıklamak için zıddına ihtiyaç duyuyoruz. Çalışkanı tarif ederken dersine çalışan, sorumluluğunu yerine getiren diye tanımlarken cümlenin sonunda tembel olmayan kişi diye ekleriz. Doğru olmayan her şeyi yanlış, güzel olmayanı çirkin, iyi olmayanı kötü olarak tanımladığımız gibi. Birimiz de çıkıp demiyoruz ki, iyi, iyidir kardeşim. İyiyi tarif etmek için başka bir kavrama ihtiyaç yoktur, demiyor, diyemiyoruz.
Bunun altında yatan sebepleri biraz didiklemek gerekir fikrimce. Kavramlar birbirine girift bir halde ele alınınca zıtlıkların neden olduğu bir anlam eksilmesi yaşanıyor. Bir şey ya iyidir ya da kötü gibi bir sonuç çıkıyor ortaya. Beyaz ile siyah arasındaki griyi kimse görmek istemiyor mesela. Peki, beyazı siyahın zıddı olarak tanımladığımız zaman griyi nasıl tanımlamalıyız? Beyazın biraz siyah hali olarak mı yoksa siyahın biraz beyaz hali olarak mı tanımlayacağız?
Tam........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Sabine Sterk
Gideon Levy
John Nosta
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
Daniel Orenstein