Hakka, Hukuka, Kanunlara Dair
Tanrısal bir yasanın içine doğuyoruz. En dramatik istisnasının bile geneli rencide etmeyeceği, akışı kesintiye uğratsa bile, bozmayacağı mükemmel ve muhteşem bir döngüye sahip bu sistem zahiri ve batıni tarafıyla evreni de onun özeti olan insanı da oluşturmanın, yaşatmanın yegâne garantörü… İçeriden ve dışarıdan kuşatılmış olarak bu yasalarla yaşıyor, bu yasalarla güçleniyor, bu yasalarla soluyor, bu yasalarla ölüyoruz. Ölüm sonramız bile bu yasalara tabi. Tanrısal yasalar, yok oluş sonrasındaki değişim ve dönüşümleri de kapsadığı için sap toprağa, toprak çimene, çimen çiçeğe dönüşür ve bu döngü bıkmadan usanmadan kendini yeniler. Ölüm olmasa doğum da olmayacaktı. Ölüm sonrası olmasa öncesinden de bahsedemeyecektik ve bu böylece sürüp gider… Hukuk o kadar önemlidir ki doğum ve ölüm kadar doğum öncesi ile ölüm sonrasının da yasaları var. Varlık ile yasa, ontoloji ile praksis etle tırnak gibidir: Biri olmadan öteki ayakta kalamaz. Biri olmadan ötekinin ışıldama şansı yoktur. Geriden, en tepeden bakıldığında kaosun dahi bir düzeni vardır. Birbirinden mutlak kopuk gibi görünen her bir parçanın durduğu yer, hareket biçimi, diğeriyle kurduğu geçişsizlik ilişkisi bile son aşamada rölatif kanunlara tabidir. Bununla, -Tanrısal veya beşeri- aklın olduğu her yerde bir yasa vardır’ın bir adım ötesine geçiyorum: Yasaları, varoluşu içeriden ve dışarıdan sarmalayan bir kabuk-öz ilişkisi olarak tahayyül edip akıl dışının bile yasalara tabi olduğunu söylüyorum. Sonuçta fuzzy de bir bilim, deliliğin de bir grameri vardır değil mi?
Şimdi artık bu üç kavramı; hak, hukuk ve kanunları konuşabiliriz. Önce Hakk gelir, sonra hak, sonra hukuk, ardından kanunlar… Hakk’ın, yaratıcı iradenin olmadığı bir düzlemi, hiçliği, mutlak boşluğu zaten tek başına konuşmak mümkün değil. Evren varsa, Tanrı da vardır. Eser varsa, müessir de vardır. Bu sebeptendir ki Hakk diğerlerine önceliklidir ve onun yeryüzüne dokunan tarafı olan “hak” da sistemin mutlak mayası olmalıdır. Bu yönüyle cansızlardan başlayarak insanlara kadar gerek gayrı iradi şekilde........
© Milat
