Bir yaşam bir ölüm…
Geçtiğimiz cumartesi günü, kızımın jimnastik kursu vardı. Hava biraz serin olduğu için miydi, şifayı mı kapmıştım bilemiyorum ama kura gitmek üzere yolda araç kullandığım bir anda hapşırmam geldi. Yanımda sevgili kızım olması neden ile hapşırmak istemedim. Kırmızı ışıklara kadar tutabildim kendimi. Kaptığım bir hastalık var ise kızıma bulaşsın istemediğimden hızlı bir şekilde sol camı açıp pencereden dışarıya hapşırdım. Tam başımı içeri soktum ve yola devam edecektim ki “Çok yaşa ağabey” diye bir ses duydum. ‘Biri bana mı söylüyor acaba’ diye düşünerek pencereden dışarı baktığımda çaprazımda duran boya fabrikasına ait bir araçta bir işçi ile göz göze geldim. Tebessüm ederek tekrar yüzüme karşı “çok yaşa ağabey” demesi bana iyi gelmişti; yüzüm tebessüme ediyordu. Yeşil ışık yandığında yola devam etmemiz gerektiği için kısaca “Çok teşekkür ederim kardeşim, var ol” diyerek yola devam ettim. Yan tarafımda oturan 4 yaşındaki kızım “Baba amca ile ne konuştun, kimdi o amca?” diye sorduğunda “Tanımıyorum kızım. İyi niyetli, yüreği güzel, temiz bir abiydi” diyerek geçiştirdim. Ve o an içimden geçen pek çok şeyi düşündüm:
Hala temiz insanların var olduğunu, insanın “çok yaşa” gibi küçük bir cümleyle bile mutlu olabileceğini, hiç tanışmadığınız birine karşı nezaketli davranmanın ne kadar önemli olduğunu, nezaketin ve naifliğin sadece eğitimli insanlarda olmadığını bir boya fabrikasında çalışan işçi dahi olsanız........





















Toi Staff
Tarik Cyril Amar
Gideon Levy
Stefano Lusa
Mort Laitner
Sabine Sterk
Robert Sarner
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d