Gazze Sorumluluğumuz
İki yıla yakındır tüm imkânsızlıklara ve yirmi yıllık kuşatmaya rağmen dünyanın müstekbirlerine karşı direnen Gazze’ye bigâne kalamayız. Gazze’nin yiğit evlatları Hamas ve Filistin’in fedakâr ve cefakâr halkı basit bir toprak parçası için direnmiyor. Onlar ümmetin ilk kıblesi, üçüncü haremi ve miracın ilk durağını ve daha da ötesi, ümmetin izzetini ve onurunu koruma mücadelesi veriyorlar. Yani Filistin davası sadece Filistinlilerin değil, tüm ümmetin sorumluluğudur. Hamas canıyla, malıyla emperyalist zalimlere karşı direnirken biz böylesine sünepe bir halde kalamayız. Tüm İslam ümmeti; idarecileriyle, halklarıyla, STK’larıyla, kanaat önderleriyle, ulema ve ümerasıyla sorumluluk altındayız. İşte bize sorumluluğumuzu hatırlatan bir Filistinli âlimin seminerinin üçüncü kısmı…
1. Gazze halkı iki milyon civarındadır. Kur'an bilmeyen ve günlük Kur'an okumayan insan sayısı azdır. Kur'an okuyanlardan en az 40 bini de Kur'an hafızıdır. 85 milyonluk Türkiye’de toplam hafızlarımızın 220 bin olmasına kıyasla bu oran az bir oran değildir. İslam âlemi ortalamasının da çok üstünde bir sayıdır. Yani Gazze halkının bu direniş ruhunda Kur'an’a olan bağlılıklarının önemli bir yeri vardır.
2. Gazze’lilerin bir gücü de sahabe misali; kardeşliği kendi aralarında hakkıyla yaşamalarıdır. Hem de kardeşini nefsine tercih edecek kadar… Bunu onların hayatlarının her aşamasında görebilirsiniz. Efendimiz (sav) şöyle buyurur: “Kardeşlik yetmiş küsur şubedir. En aşağı derecesi, yüreğin kardeşine karşı arı-duru olmasıdır. En yükseği ise “îsâr” yani kardeşini kendi nefsine tercih etmendir.”
3. Hamasın çok önemli cihad ve dava önderleri şehid edilmesine rağmen cihadın hiç sarsılmadan devam etmesi de önemli bir konudur. Zira Hamas; şahıs merkezli bir yapı değil, inanç, dava ve ilke merkezli bir yapıdır. İhvanı Müslimîn’in temelini atanlar bu minval üzere........
© Milat
