menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Musikimizin Hafızası'ndan Hüzünlü…

13 0
27.10.2024

Türk müziğine ve kültürüne büyük hizmetlerde bulunan sanatkâr Fırat Kızıltuğ, ebedî âleme göç etti. Kızıltuğ dün dualar eşliğinde uğurlandı.

Türk müziğinin kıymetli sanatkârı ve musikimizin hafızası olarak kabul edilen Fırat Kızıltuğ, cuma gecesi Antalya’da vefat etti. Bestekâr, şair, udî, viyolonsel sanatçısı ve müzik tarihçisi olarak gönüllerde taht kuran sanatkârımız, dün ikindi vakti Üsküdar Şakirin Camii’nde kılınan cenaze namazının ardından Başıbüyük Mezarlığı’nda torununun yanında toprağa verildi. Fırat Kızıltuğ bir süredir Antalya’da hastanede tedavi görüyordu. Korolardaki olağanüstü sazendeliği, duygulu besteleri, içli şiirleri, tatlı sohbetleri, faydalı seminerleri ve aydınlatıcı yazılarıyla çok sevilen, irfanımıza ve medeniyetimize büyük katkıları olan Fırat Kızıltuğ, başta üstad Necip Fazıl olmak üzere birçok şairimizin eserlerini bestelemişti.

O mükemmel bir müzik adamı ve iyi bir şair olmanın yanı sıra kültür meselelerini kendisine dert edinmiş bir dava ve ideal insanıydı. Kalemi ve kelamı sağlam bir münevverdi aynı zamanda. Şarkı ve türkülerimizin doğuş hikâyelerini, müzik adamlarımızın hatıralarını onun yazılarından zevkle okuduk. Bandodan Klasik Müziğe kitabında, çocukluğunu ve aile muhitini anlatmıştı. Millî sanatın teşekkülü için hayatı boyunca verdiği mücadeleyi, akıcı bir dil ile anlatmıştı.

VATAN SEVDASIYLA DOLUYDU

Edebiyat tarihçileri ve araştırmacıları bile ‘şikeste’leri unutmuşken bize bu orijinal şiir tarzını hatırlatan ve bu yolda güzel deyişleri edebiyatımıza armağan eden Fırat Kızıltuğ’dur. “Çanakkale Şikesteleri”nde şöyle der: “Başımı dayadım siper taşına,/Düşmanı cepheden aldım karşıma,/Allah Allah deyip bastım kurşuna;/Vatan sevdasına çektim tetiği,/Anafartalar’a yazdım kütüğü.”

Kızıltuğ’un bereketli bir dünyası vardı. Büyükler için eserler bestelediği gibi çocuklara da müzik yaptı. Ferdî hislerden vatan şiirlerine her vadide örnek kabul edilebilecek büyük eserlere imza attı. Şiirler kitabındaki “Vatan-Ben” şiirindeki duygulara, bugün millet olarak ne kadar çok ihtiyacımız var: “Altında şehidim, üstünde kanım,/Yürekden toprağa bağlı insanım,/İradem, düşüncem, nağmem, destanım;/Vatan benim, ben vatanım vatanım!../Gündoğuda, günbatıda esen yel,/Kuzeylere, güneylere taşan sel,/Gelmiş, geçmiş, konup, göçmüş her güzel;/Vatan benim, ben vatanım vatanım!..”

ŞEHİTLER BAĞINA SÜZÜLEN YİĞİT

“Şehitler Bağına Süzülen Yiğit”te de şöyle sesleniyordu: “Şehitler Bağı’na süzülen yiğit,/Gözünü arala, uyuyor musun?/Hasretle, hürmetle, yanına geldim;/Gözünü arala, uyuyor musun?/Gönlümden geçeni, duyuyor musun?..” Şairimiz bizi arada bir maziye götürüyor ve destanlaşan kahramanlarımızla buluşturuyordu. “Bize Hayreddinli Derler” şiirinde Akdeniz’i bir “Türk ve Osmanlı Gölü” hâline getiren büyük denizcimizi anlattı: “Yüreğimiz dolu îman/ Düşmana vermeyiz aman,/Can baş üzre, emr ü ferman;/‘Bize Hayreddinli derler.’/Yavuklumuz, âşığımız,/Emr ü haktan keşiğimiz,/Denizledür beşiğimiz;/‘Bize Hayreddinli derler.’/Kıyı, bahirde dururuz,/Kal’a, hisarlar vururuz,/Şan ü şevkimiz koruruz;/‘Bize Hayreddinli derler.’/Tilemsen’den deniz uzak,/Düşman kurar binbir tuzak,/Vatan, Devlet için gezek;/‘Bize Hayreddinli derler.’/Venedikli, İspanya’lı,/Mora, İtalyan, Yanlalı,/Yunan kaçar yalı yalı;/‘Bize Hayreddinli derler.”

ÇAVUŞOĞLU’NA AĞIT

Fırat Kızıltuğ iyi bir sanatkâr olduğu kadar vefa duygusu yüksek bir karakter abidesiydi. Mehmed Çavuşoğlu’nun 1987’de genç yaşta vefatı, onu derinden sarsmıştı. Hocama yaktığı ağıt şöyle başlar: “Toprak tez çağırdı erken yaşında,/Dost yürekler yanar, ağlar peşinde,/Hangi mısrâ durur mezar taşında?/Ömür destanını yazan Mehmed’im,/Yârelerin sızlar, uzan Mehmed’im.” Yürek yakıcı mısralar şöyle son bulur: “Kızıltuğ unutmuş, kapıp koyvermiş,/Pîrler bahçesinde, tâze boy vermiş,/Sami’yi teselli diye soy vermiş./Fâni bestesini sezen Mehmed’im,/Kırklar Otağı’nda gezen Mehmed’im.”

MENDERES’E MERSİYE

Bir ülkenin sevgili başvekili idam edilir de soylu bir şair buna bigâne kalabilir mi? Fırat Bey de bu acıyı diğerkâm yüreğinde hissetmiş, “Sarı Zeybek” şiirinde Adnan Menderes’i rahmetle, hicranla, hüzün ve sevgiyle anmıştı: “Aydın Dağları’nda hazan sarısı,/İçinde dolanır, bozkurt irisi,/Peşinde sürünür, çakal kurusu;/Sarı Zeybek, etrafına bak hele,/Son sefer kâğıdı gelmiş, acele!../Yassıl Yassıada, eriyip yassıl, /Kol, beden budayıp, kökünden asıl,/En........

© Milat


Get it on Google Play