menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Hafıza ve Tarih Gerçekleri Unutmaz

24 0
27.07.2025

Gördüklerimizi, duyduklarımızı, yaşadıklarımızı hafızamız unutmaz. Bu hakikatleri kaydettiğimizde yarınki nesiller için gerçek tarih olur.

Ormanlarımız ciğerlerimiz yanıyor. ‘Yeşil Vatan’ımızı korumak için hayatlarını feda eden şehitlerimizi rahmetle, minnetle anıyorum.

Her şey hepimizin gözü önünde cereyan ediyor. Yaşanan faciaları gözümüzü kapatarak saklayamayız. İşittiklerimizi, kulaklarımıza pamuk tıkayarak duymazlıktan gelemeyiz. Hissettiğimiz acıları, vicdanımızın sesini kısarak nisyana gömemeyiz. Gazze’de bugün yaşanan soykırımı görmeyecek miyiz? Bugünün Hitler’i olan Netanyahu’yu lanetlemeyecek miyiz? O zaman insanlığımız mı kalır, Müslümanlığımız mı? Herkes kendisinden sorumludur. Hiç kimse, “Benim kınamamla ne değişir ki? Ben kızsam Gazze’deki çocuklar kurtulacak mı sanki? Açlıktan ölen bebekler hayata mı dönecek?” diyemez. İmanın en zayıf şekli “Kalben buğz etmektir.” Kötülüklere, elimizde mani olmamız buyurulmuş. Bu mümkün değilse dilimizle tavır koymalıyız. Bunu da yapmaktan âciz isek o zaman hiç olmazsa kalbimizle o insan kılıklı hunhar canavarlara karşı çıkabiliriz. Bunu yapmıyorsak, Gazze’yi gündemimizden silip çıkarmışsak eyvah bize, vay hâlimize! Öyle toplantılar yapılıyor ki, her türlü malayani sözler ediliyor ama Gazze yok! Öyle aileler var ki bir yandan ekranda bir tabak çorba için çırpınan çocukları kayıtsızca seyrederken öte taraftan hangi lüks lokantada ne gibi leziz yemeklerin bulunduğunu tartışırlar. Yeri geldi mi yine de “Müslüman” olduklarını söylerler. Peki, yüce Yaradan’ımızın emrine göre, “Müminler kardeş” değil miydi? Dürüst olalım. Biz kardeşlerimizin acılarını yüreğimizde hissediyor muyuz? Çamurdan un toplayan masumları gördüğümüzde yüreğimiz kanıyor, gözlerimiz yaşarıyor mu? Yoksa görmezlikten, duymazlıktan mı geliyoruz? Bu hissizliğimizin, lakaytlığımızın hesabı sorulmayacak mı sanıyoruz? Müslümanlık, sadece görevimiz olan ibadetleri yerine getirmekten ibaret midir? Bugün bazı televizyonlar var ki, Gazze haberlerine hiç yer vermez. Kimi gazeteler bu insanlık dramını sayfalarına taşımaz. Bir de sözde gazete cemiyetleri var ki bölgede yüzlerce gazeteci şehit olduğu hâlde iki satırla bile bunu kınamaz. Olabilir bunlar için “Müslümanların kardeşliği” önemli olmayabilir. İnançları, daha doğrusu inançsızlıkları bunu gerekli kılabilir. Peki ya Müslüman olduğunu iddia edenler ne güne duruyor yahu? Onlar da mı ruhsuz, vicdansız, izansız, kalpsiz, yüreksiz hatta inançsız oldular?

Mevlâna Hazretleri, “Şems bana öğretti ki ‘Yeryüzünde bir Müslüman üşüyorsa senin ısınmaya hakkın yok.’ Dünyada pek çok Müslüman üşüyor ve ben artık ısınamıyorum.” buyurmuştur. Devam edelim bence: Yeryüzünde bir Müslüman aç ise senin tıka basa doymaya hakkın yok! Bugün Gazze’de anneler, babalar, çocuklar, bebekler açlıktan ölüyor. Öyleyse hiç birimizin yemek seçme ve sofra beğenmeme hakkı yok. Allah ne verdiyse yiyeceğiz ama kardeşlerimizi düşüneceğiz, onların derdiyle dertleneceğiz. “Bugün Gazze için ne yaptım?” diye soracağız kendi kendimize? Kudüs’ün Fatih’i Selahaddin Eyyubi’yi düşüneceğiz ve onu örnek alacağız. Ne demişti büyük kahramanımız: “Kudüs işgal altındayken ben nasıl gülebilirim ki?” Ve ilave etmişti yiğit komutan: “Allah’ın evi esaret altındayken, Selahaddin nasıl kendi evinde yatar?” Maşallah bizler bırakın tebessüm etmeyi, pervasızca kahkaha bile atabiliyoruz. Döşeklerimizde horul horul uyuyabiliyoruz. Bu ne aymazlık ve utanmazlıktır! Bir de utanmadan, sıkılmadan “Elhamdülillah Müslümanım.” diyoruz. Hadi oradan! Müslümanlık bize mi kalmış? Kardeşinin çile ve ıstırabını kendine dert edinmeyen, mümin olur mu?

NE YAPACAĞIZ?

Çaresiz, çözümsüz, atalet içinde oturmak doğru değil. Hepimizin yapacağı bir şeyler var. Yazıp çizen kalem erbabı mıyız? O hâlde Gazze’yi gündemden........

© Milat