Dünya hayatı sürüp giderken yeryüzünde iz bırakmış birçok insan vadesi dolduğunda bu geçici handaki, misafirhanedeki ömrünü tamamlayıp aramızdan ayrılıyor; ahiret yurduna, ebedî âleme doğru yol alıyor. Şüphesiz insanların hepsi iyi intibalar bırakıp göçmüyor bu fani dünyadan. Biz iyilere bakalım. Mesela Feyzi Halıcı’yı düşünelim.

Bereketli bir ömrü dolu dolu yaşayan iyi bir mümin, sağlam bir münevver, kıymetli bir şair ve hareketli bir fikir, sanat ve medeniyet adamıydı. Neredeyse vefat ettiği asırlık bir ömrün senelerine yakın eserler bırakıp gitti aramızdan. Sadece kitaplar mı? Başlattığı hizmetler… Başta Çağrı dergisi olmak üzere kurduğu müesseseler, dernekler… Yaptığı organizasyonlar… Hülasa Feyzi Halıcı’nın hepimizin üstünde hakkı var. Sadece Konya ilimizi “Selçukya” diye isimlendirerek köklü bağına dikkatimizi çekerek değil Mevlâna Hazretleri’ni de önce bize, yani Türkiye’de yaşayan insanlarımıza sonra da bütün dünyaya tanıtıp sevdirmiş, Mesnevi-i Şerif’i ve Divan-ı Kebir’i okutmuştur. O sadece Konya’nın ulu bir değeri değildir, Türkiye’nin seçkin kişisi, abide şahsiyetidir. Halıcı’yı tanımak, eserlerini okumak, hatırasını yaşatmak bir bakıma kendi özümüze dönüş, irfanımıza sarılış ve medeniyetimizin yüksekliğini hatırlayıştır.

Bugünlerde Konya Büyükşehir Belediyesi tarafından yayımlanan bir kitabım çıktı: Selçukya’nın Mevlâna Âşığı Şairi Feyzi Halıcı. Naçizane kaleme aldığım bu kitapta amacım, Feyzi Halıcı gibi büyük bir edibin, üstün bir şairin, fikir ve sanat adamının daha geniş kesimlere, bilhassa gençlerimize ulaşmasını sağlamak, bu yolda küçük de olsa bir katkıda bulunmaktır. Zira bugün toplumumuzun onun fikirlerine,........

© Milat