Eğitime dair
İnsan için eğitimin ne kadar önemli olduğunu söylemeye gerek var mı? Ailede başlayan eğitim, okullarda devam eder. İnsan meslek hayatına atıldığı zaman da, yetişkinlik döneminde de eğitim meselesi ile karşı karşıyadır. Eskiler buna maarif demişlerdir. Geçmişte neredeyse bütün âlimler, kalem ve kelam erbabı bu meseleye temas etmişlerdir. Cumhuriyet devrinde aydınlar, yazarlar, mütefekkirler de ‘maarif meselesi’ni derinlemesine ele almış, bu hususta sarsıcı makaleler, hatta eserler yazmışlardır. Bunlardan Peyami Safa, Nurettin Topçu ve Sâmiha Ayverdi, aklımıza ilk geliveren münevverlerimiz.
“Beşikten mezara kadar ilim öğreniniz.” buyuran bir Peygamberin ümmetiyiz. Mezuniyete kadar değil mezara kadar! Yani emekli olanların yan gelip yatmaya hakları yok. Onlar da okuyacak, öğrenecek ve öğreteceklerdir. Demek ki dinimiz İslam, öğrenmeye ve öğretmeye büyük ehemmiyet veriyor. Merhum Orhan Şaik Gökyay, edebiyat alanında büyük bir allameydi ama 92 yaşında iken bile “Ben bir ilim talebesiyim. Her gün kütüphanelere gidiyor, yeni şeyler öğreniyorum.” diyordu. Bu sözler, merhum hocamızın tevazu abidesi oluşunu ve ilme olan büyük iştiyakını, muhabbetini gösteriyordu.
Esasen hepimiz hayatımız boyunca hem öğrenci hem de öğreticiyiz. Bilmediklerimizi hocalarımızdan öğreniyoruz. Muallimlerimizden öğrendiklerimizi de öğrencilerimize, yakınlarımıza veya dostlarımıza aktarıyoruz. İnternet çağında korkunç bilgi kirliliği var. Her paylaşımı okumak, her videoyu seyretmek zorunda değiliz. Unutmayalım ki Kâinatın Efendisi, “Faydasız ilimden Allah’a sığınırım.” buyurmuştur. Zira ömür, bütün kitapları okumaya, tüm bilgileri edinmeye yetmiyor. Malumatfuruş olmaya da hacet yok!
Türkiye’de eğitim........
© Milat
