Rahmet ve mağfiret mevsimi Ramazan-ı Şerif
Allahü Teâlâ’ya hamd û senalar olsun ki bir kere daha; başı rahmet, ortası mağfiret ve sonu cehennemden kurtuluş olan Onbir Ayın Sultanı Ramazan-I Şerifin manevî iklimini teneffüs etmeye başladık.
Mukim, âkil, bâliğ ve dinen geçerli bir mazereti bulunmayan her Müslümanın Ramazan orucunu tutması farzdır.
Oruç, hicretin ikinci yılında, Kıble’nin Kâbe tarafına çevrilişinden sonra Şaban-ı şerif ayında farz kılındı. Konu ile alakalı âyet-i kerimelerde şöyle buyurulmaktadır:
“Ey iman edenler! Sizden önceki (ümmet)lere yazıldığı gibi, sizin üzerinize de oruç tutmak yazıldı (farz kılındı). Olur ki bu sayede takvâya erersiniz.
(Farz kılınan oruç,) sayılı günlerdir. Sizden kim, (o günlerde) hasta veya seferde ise o, (tutamadığı) günler sayısınca başka günlerde (oruç tutar. İhtiyarlığından veya tedavisi mümkün olmayan bir hastalıktan dolayı) oruç tutmaya gücü yetmeyenlere, (her güne karşılık) bir yoksulu (sabah-akşam) doyuracak bir fidye vermesi (gerekli)dir. Kim de gönülden gelerek (daha fazla) bir ihsanda bulunursa bu, onun için daha hayırlıdır. Bununla beraber (zor da olsa, işin önemini) bilirseniz, oruç tutmanız, sizin için daha hayırlıdır.
(O sayılı günler) Ramazan ayıdır ki Kuran; insanlara hidayet (doğru yol) rehberi, doğru........© Milat
