Yolunu kaybetme hakkı
Çocukluğumuzun o uzun yaz günlerinde, bisikletin pedalını ezberlenmiş yolların dışına, bilinmeyen bir sokağın serinliğine doğru çevirdiğimiz o anı hatırlayın. Güneşin asfalttaki parıltısı farklıydı, taş duvarların dokusu keşfetmeğe değer, havadaki koku bile taptazeydi. O an kalbinizi dolduran o tatlı ürperti, korkuyla merakın, endişeyle heyecanın o kusursuz karışımı... İşte o, insanın en kadim ve en öğretici deneyimlerinden biriydi: kaybolmak. Şimdi ise aynı yabancı sokakta, avucumuzun içindeki o pürüzsüz camdan yansıyan mavi bir çizgi ve kulağımıza fısıldayan mekanik bir ses var: “İki yüz metre sonra sağa dönün.” O tatlı ürperti gitti, yerine uyuşuk bir teslimiyet geldi. Peki, bu güvenlik ve verimlilik hissi için feda ettiğimiz şey, sadece küçük bir macera heyecanı mıydı?
Aslında kaybettiğimiz çok daha derinde bir şey. Navigasyon uygulamaları, hayatımızı kolaylaştıran masum birer yardımcı değil, bizi irademizle bağlandığımız birer dijital tasmadır. Üstelik bu, kime hizmet ettiği, rotasını hangi ticari anlaşmalara ve ücretli yollara göre çizdiği veya topladığı verilerin ne kadar masum olduğu her zaman meçhul olan bir tasmadır. Bizi sadece A noktasından B noktasına en verimli şekilde götürmekle kalmaz, aynı zamanda o........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d