menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Dilin nizamı ruhun nefesi

21 0
17.09.2025

Bugün asıl imtihan, dili soğuk bir nizama mı, yoksa insanın sıcak nefesine mi emanet edeceğimizdir.

Tozlu bir arşiv rafında, asırlar öncesinden kalma bir ferman düşünün. Hattı mükemmel, mürekkebi zamanın solduramadığı bir zarafette, kelimeleri ise bir kuyumcu terazisinden geçmişçesine yerli yerinde. O kâğıt parçasını elinize alırsınız; her bir harfin kıvrımında bir imparatorluğun estetik gücünü, her bir satırın sükûnetinde ise kanunların sarsılmaz ağırlığını hissedersiniz. Ancak o metnin ruhuna, yani yazıldığı devrin siyasi çalkantılarına, toplumsal kaygılarına ve insani özlemlerine vakıf değilseniz, elinizde tuttuğunuz şey, ruhu çekilmiş, yalnızca gölgesi kalmış bir güzellikten farksızdır. Dil ile kurduğumuz ilişki de bundan pek farklı değil. Kelimelerle ördüğümüz bu muazzam yapı, sadece hayatta kalmak için sığındığımız bir barınak mıdır, yoksa ruhumuzun nefes alıp verdiği, varlığımızın en derin sırlarını fısıldayan bir mabet mi?

Lisan öğrenen birinin yolculuğu, bu iki yakıcı soru arasındaki gerilimde geçer. Yolunu kaybetmiş bir seyyahın, üç-beş kelimeyle derdini anlatıp bir lokma ekmeğe ve bir yudum suya kavuşması, dilin en iptidai, en yalın zaferidir. Orada kuralların, zaman kiplerinin, edatların hiçbir ehemmiyeti yoktur. Fakat aynı seyyah, bir hekimin karşısına oturup derman aradığında,........

© Milat