Ankara Ankara
Hayat mücadele değil yardımlaşmadır. Hayatta yardımlaşma esastır. Mücadele istisnadır.
Gecenin geç saatlerinde Ankara'ya vardığımda bu duygulara gark olmuştum. Aslında sabah vakti de uçak vardı. Gece şehre ineyim de sabahleyin Tacettin dergâhına tüm dostlardan önce varayım. Tacettin dergâhının ruhaniyetine vakıf olayım. Dergâha bir sufi meşreb kimliğiyle gireyim. Yunus’un şeyhine intisabı gibi biz de Taceddin Hazretlerine intisap edelim. Bizden önce bu mübarek mekâna makama meyleden burada Allah'a giden dostları yâd edelim dedik.
Bir de Ankara'daki İstanbul'u göreyim, dedim. Edebiyat dünyasını, sanat dünyasını, sanat ve bürokrasi dünyasını. Dostumuz Şakir Diclehan kırk yıllık üstadı Sezai Karakoç vefat ettikten sonra İstanbul'u terk edip Ankara'ya yerleşen müşahhas bir örnekti. Çıkarmış olduğumuz Urfa'dan dergisini incelemiş, takdirlerini ilettikten sonra "Ben de bu sayıda Sezai Karakoç'un Urfa ile ilgili hatıralarını yazayım, demişti. Çok sevinmiştim bu teklifine. Sezai Karakoç, Şakir Diclehan ve biz... Demek ki Doğudan yüklesen bir ışık olmuş birçok yazarın- şairin dikkatini çekmişiz.
Misafirhanede sabah görevlilerin sesleri ve muhabbetleri ile uyandım. Niye bu insanlar uyumuyorlar diye söylendim. Saate baktım. Taceddin dergâhı programı bitmişti. Alelacele kendimi dışarı attım.
Diğer ziyaretlerimi yapayım, dedim. Şair İbrahim Eryiğit telefonuma önce cevap vermedi. Sonra M. Akif İnan Vakfı başkanı Hıdır Yıldırım hocamızı aradım. Oraya nasıl geleceğimi söyledim. Sen orada biraz oyalan ben araç gönderiyorum, dedi.
Dua bazen içten gelmeli. Dün geceden beri Ankara'ya yeni bir Hacı Bayram gelmeli demiştim. Bu Ankara'nın soğuk yüzüne sıcak bir su vurmalı demiştim. İşte Hacı Bayram olmaya aday şahsiyet.
Az sonra yanına varacağımız yazar Necmettin Evci de gizli bir dervişmeşreb. Belki de tekkesi var. Velilik makamında da olsa gerek. Yanına vardığımda "Frengi" kelimesi ve kavramına doğru bir yolculuk yaptı. Aldığımız kilit de frengi imiş. Bunu Merhum Mehmet Doğan'ın sözlüğüne bakayım dedim.........
© Milat
