Tekerlek İcadına Karşı Türk Solu: "Yuvarlanmazsak Daha İnsanız!"
Türk solu, 1947’den sonra açık bir şekilde ekonomik, snai, eğitim ve kamu ilerlemelerine, yeniliğe ve gelişmeye karşı çıkmıştır. Türk solu, yapılan ekonomik yatırım ve atılımlara karşı zaman zaman terör eylemlerine de baş vurarak bunları engellemeye çalıştı hep. Köprü, yol, baraj kelimeleri, istavroz görüş şeytana dönüştürüyor Türk solunu.
Geçtiğimiz günlerde Türkçesi “insanlığın tarihi” olarak da çevrilebilecek bir sanal müzeyi dolaşırken, insanlığın en büyük devrimi olan Tekerleğin icadına geldiğimde, bir anda aklıma pos bıyıklı, ellerinde pankartlar, ağızlarında tükürükler saçarak mitingimsi bir şeyler yapan Türk Solu gpleri geldi nedense. Ve bastım kahkahayı.
Niye mi?
Buyurun hep beraber okuyalım
Milattan önce bilmem kaç bin yılında, Mezopotamya’nın tozlu topraklarında bir garip mucit, tekerleği icat etmiş. Evet, bildiğiniz tekerlek! Şu yuvarlak, dönen, insanlığın yükünü hafifleten, medeniyeti sırtında taşıyan alet. Ama gelin görün ki, o ilkel çağda bile Türk solu hazır ve nazır! Tekerleğe karşı çıkıyorlar, hem de göğüslerini gere gere, yumruklarını havaya kaldırıp “Kahrolsun tekerlek, yaşasın iki ayak!” diye haykırarak. Ne de olsa, her yeniliğe muhalif olmak, her gelişmeyi “emperyalist oyunu” diye yaftalamak, Türk solunun genetik mirasıdır, değil mi efendim?
Hadi gelin, bu mizahi kurguyu bir hayal edelim: Mağara önünde toplanmış bir avuç Türk solu militanı, ellerinde sopalar, alınlarında ter, ağızlarında sloganlar: “Tekerlek faşisttir, yükümüzü biz taşırız!” Yahu, bre gafil, tekerlek dediğin bir yuvarlak taş, bir parça odun! Faşistlikle ne alakası var? “Var!” diye bağırıyor reisleri, sakalı göbeğine kadar uzamış, gözleri çakmak çakmak bir “yoldaş”. “Bu tekerlek, emekçi halkın sırtındaki yükü hafifletir gibi görünüyor ama aslında bizi tembelliğe alıştıracak! Bizi özümüzden, doğamızdan, iki ayak üstünde yürüme şerefimizden koparacak! Bu, kapitalizmin ilk adımıdır, emperyalizmin........© Milat
