Bir rüşvet destanı: Ekos İmamopulos
Ey ahali, sıkı durun, zira size İstanbul’un 2500 yıllık tarihini anlatacağım! Roma’dan Bizans’a, Latin’den Osmanlı’ya, bu şehir, dünyayı yöneten dört imparatorluğun başkenti olmuş, dünya buraya akın etmiş, iş bitirmiş, akçe çevirmiş. Rüşvet mi dediniz? Hah, o iş burada icat edilmiş desek yeridir!
İmparatorlar, padişahlar bile bu şehirde rüşvetin esiri olmuş, diz çökmüş. Mısır, Kartaca, Hun, Moğol, Arap, Latin… İnsanlık tarihinin bütün büyük oyunları, savaş öncesi diplomasi tezgâhları, hepsi İstanbul’un taş sokaklarında dönmüş. Ve bu şehir, kurulduğundan beri, tam 25 asırdır binlerce şehremini, yani belediye başkanı görmüş. 2500 yıllık tarihin en büyük, en parlak, en “efsane” şehremini kimmiş biliyor musunuz? Kemalist Jakoben cumhuriyetin medar-ı iftiharı, Pontus diyarından İstanbul’a kapağı atmış, köfteci ve yapsatçı Ekrem İmamoğlu imiş!
Tarih söylüyor, istatistikler söylüyor, ben mi? Ben sadece fakir-i pür taksir bir kalemşor, Erdal kulunuz, belgesiz konuşmam! Hadi, belge dediniz, alın size belge! 2020’de Bulgaristan’da bir arkeolojik kazıda taş yazıt bulundu, tam 1800 yıl öncesine ait. Roma İmparatoru Septimius........© Milat





















Toi Staff
Penny S. Tee
Sabine Sterk
Gideon Levy
John Nosta
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
Daniel Orenstein