menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Pişmanlık ve tamahkârlık üzerine

8 0
19.05.2025

Zaman geçiyor…

Şu devirde, bu klişenin hangi cümleden evvel, hangi cümleden sonra söylendiği önemli.

Hız dünyasının yorucu döngüsünde giderek kıtlaşan vaktin beyhude harcandığına dair bir hayıflanmadan önce mi; yarını kendine göre biçimlendirme ve kârlı hâle getirme endişesinin dile gelişinden sonra mı?..

Ama bu sorgulamaların ikisi de birbirinden hiç haz etmiyor. Çünkü önce söylenen pişmanlığa, sonra söylenen tamahkârlığa dair.

Pişmanlık duygusu ya da nedamet, insan kalabilmeye dair bir ihtiyaç olmasaydı, Hz. Âdem’den başlayarak tüm insanlık tarihini kuşatan ve İslam’ın öngördüğü tevbe/istiğfar – af/mağfiret itikadının hem telkin, hem emir hem de yaşanmışlıklarla hayatlarımızı donatması mümkün olmazdı.

İnsanın yaradılışından haber veren Kısas-ı Embiya’nın tâ en başında edilen tevbe ve istiğfara karşılık Yaradan’ın lütfettiği af ve mağfiret örneği, büyük hatalar işlemiş bile olsa hatasını kabul ederek tekrar yapmamayı vadeden her insan için bir umut olduğunun işaretidir. Ve bu umut, kıyamete kadar sürecektir.

İnsan pişman olmadan tevbe edemez, çünkü pişmanlık kişiyi af dilemeye yaklaştıracak ve olgunlaştıracak duygudur. Tarumar edilmiş hayatlar ve beldelerle dolu dünya geçmişi, pişman olmayı bilmeyen, suçluluk duymayan katı kalplerin eseridir. ,

Pişmanlık büyük hatalardan döndürür. İnsanın tefekkürle varabildiği, gafletinden arınabildiği sığınağıdır. O yüzden pişmanlık hâli, insanın kendine kolayca........

© Milat