Orhan Okay’ın İstanbul’u
Sayısız kitapta İstanbul’un izini sürmüşümdür. Bunların arasında çocukluğumun Balat-Fener-Edirnekapı-Draman hattına dair anlatılar, hatıralar, hikâyeler taşıyan pek az satır var. Çocukluk renklerinin alelacele ve hiç durmadan uzaklaştığı bir çağda, iki satır Orhan Okay İstanbul’u okumanın sağladığı saadetli kavuşumu, başkalarının satırlarında pek bulamadım bu yüzden.
Hâlbuki çocukluk yılları ile uzaklaşma, muhit ve zamana dair bir mesele değil, aramızdaki yaşantı ve hayatla süren alışveriş farklarına dair.
Yaşadığımız o “büyük budama” öncesindeki ev ve sokak düzeneği, kokuları, sesleri yükselir Bir Başka İstanbul’un satırlarından. Ondan sebep başucumdan ayırmam. Hiç durmadan akan ve su şırıltısını andıran kelimeler eşliğinde, hayatlarımızın tam ortasına kurulan İstanbul’un, az anlatılmış “kenar mahalle” köşelerinden itinayla bahseder.
Okay’ın sokak sokak gezdirdiği, Balat’tan başlayan, Haliç, Fethiye ve Edirnekapı’da nihayetlenen, pek çok İstanbullunun habersiz olduğu, mimarisinden çok insan dokusundaki dönüşme hızıyla hayrete düşüren o “başka İstanbul”, ustanın kaleminde hep değişim vurgusuyla canlanır. Zaten İstanbul, en çok da Tarihî Yarımada, değişim vurgusu olmadan anlatılabilir olamaz........
© Milat
