Hasan Âli Yücel
Cumhuriyet’in kuruluş yıllarından sonra eğitim politikalarının yönünü tayin eden en kritik isimlerden biri olan Hasan Âli Yücel, bugünlerde daha da yakıcı hâle gelen bir soruyu yeniden gündeme taşıyor: Millî eğitim yalnızca idarî bir organizasyon mudur; yoksa bir toplumun zihinsel, ahlaki ve estetik ufkunu kuran büyük bir kültür hamlesi midir? Güncel tartışmalarda kamu makamlarının dilinde rastlanan hoyrat, dışlayıcı ve küçümseyici üslup bizi ister istemez geçmişteki seviye ve vizyon ölçütleriyle bir karşılaştırmaya davet ediyor. O ölçütlerden biri de hiç kuşkusuz Yücel’in temsil ettiği düşünsel ve ahlaki çerçevedir.
1938–1946 yılları arasında Millî Eğitim Bakanlığı yapan Hasan Âli Yücel, eğitimi salt dersliklerin içinde cereyan eden teknik bir faaliyet değil, ulusun kültür sermayesini çoğaltan, yurttaşlık bilincini rafine eden ve toplumsal hareketliliği mümkün kılan bir “medeniyet inşası” olarak kavramsallaştırdı. Onun perspektifinde müfredat, yalnızca bilgi aktarma planı değil; insanda merak, ölçülülük, eleştirel düşünme ve estetik duyarlılığı birlikte yeşerten bütünleşik bir ekosistemdi. Mustafa Kemal Atatürk’ün eğitim vizyonu olan bu ekosistemin kalbinde öğretmenin mesleki formasyonu ve dili vardı: Sözcükler yalnızca iletişim aracı değil, bir zihniyetin dokusuydu. Bu yüzden nezaket, sükûnet,........
© Milat
