menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Çelişki

9 0
03.10.2025

Hem sahnede olmak hem de kimse tarafından bakılıp görülmemek; dinlenip duyulmamak isteyen birinin yaşadığı sancılı ikilemden söz edeceğim bu yazıda.
Ki bunu nasıl yapabilirim ben şimdi? Hani, nasıl olur da bir başkasının halet-i ruhiyesinden bahsedebilirim? Bir insan, bir başkasının iliklerine kadar yaşadığı sancıyı nasıl olur da düşünsel bir tahminden öte bir sezgiyle duyumsayıp anlayabilir de ondan enikonu bahsedebilir, diye soracaksınız. Biliyorum çünkü sorarsınız siz. Ben de sizin yerinizde olsaydım sorardım zaten. Herkes sorar. İnsanlığın ortak paydalalarından birisi işte! Bir başkasının ne düşünebileceğini ya da hissedebilecegini; şu durumda ise ne sorabileceğini kendinizden bilirsiniz. Bilebilirsiniz. Kendimizden bilmelerimiz vardir çünkü bizim... Sözü de uzatmayalım bir yandan, sorunuza cevap vereyim ivedilikle.
O, hem sahneye çıkmak hem de görünmez ve duyulmaz olmak isteyen kişinin yaşadığı azap dolu ikilemi, işte o 'kendinden bilme' yetisi sayesinde süzüp yazabileceğim ben de.
Onu çok iyi anlıyorum. Bir yandan görülmek, duyulmak, bilinmek türevindeki fiillerin tüm edilgen hallerini üzerinde isteyip, o şahitlik üzerinden bir var oluş durumu........

© Merhaba Haber