Yener Orkunoğlu yazdı: Kürt sorunu-Anadolu halkları ve ortak tarih
“Milliyetçilik; ekonomik ve ahlaki çöküntüye götüren, insanlığı birbirine yabancılaştıran bir yoldur.”
2018 yılında İletişim Yayınları tarafından yayımlanan “Marksizm, Ulusal Sorun ve Demokratik Ulus” başlıklı kitabımın son iki bölümünün başlıkları şunlardı:
Sekizinci bölümde, Kürt hareketi ve strateji değişikliği alt başlığı altında iki temel konuyu ele almıştım.
İlk olarak, tarih sahnesine geç çıkmanın sorunları:
Geç kalmanın getirdiği en önemli sorunlardan biri şudur: Dört ayrı bölgeye bölünmenin getirdiği siyasal ve kültürel farklılıklar, aşiret yapılarının güçlü olması, ulus bilincinin ve dolayısıyla bağımsız bir Kürt Ulus Devleti’nin kurulmasını zorlaştırmıştır. Aradaki siyasal, kültürel ve coğrafi farklılıkların etkisiyle, Kürtler arasında gerilimler ve çatışmalar yaşanmıştır.
Öte yandan Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan sonra devletin Doğu Anadolu’da izlediği politikanın da belirli bir rolü vardır. Şöyle ki, devletin, bir yandan köklü toprak devriminden korkması, diğer yandan, Kürtlerin ulusal uyanışına sebep olacağı nedeniyle ekonomik olarak bölgede yatırım yapmama politikası da, Kürtlerin ulusal bilincinin gelişmesine engel teşkil etti.
İkinci olarak, Öcalan’ın Kürt hareketi için yaptığı strateji değişikliği:
Stratejik değişiklik ile kastettiğim şudur: Öcalan, Bağımsız ve Birleşik Kürdistan Stratejisini terk ederek, ilk dönem Demokratik Özerkliğe dayanan bir Konfederalizmi savunmaya başladı. Gerçi bu strateji değişikliği birdenbire gerçekleşmiş gibi görünse de bunun öncesi vardır. 1993 yılından itibaren ateşkes ve barış önerileri, bu strateji değişikliğinin tohumlarını taşımaktaydı. Öcalan silahlı mücadelenin amacına ulaştığını, Kürt sorununu dünyaya tanıttığını, dolayısıyla siyasal çözüm yolları önerdi. Ancak T.C. yöneticileri, terör sorununun nedenleri üzerinde durmayıp, sorunu güvenlik açısından ele aldıkları için, Türkiye’ye hem 2 trilyon dolara mal olan, hem de 50.000 insanın yaşamını yitirmesine neden olan savaşta, olumsuz rol oynadılar.
Öcalan’ın strateji değişikliğinin arkasındaki önemli gelişmelerden biri şudur: Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Suriye üzerine baskı yaparak, Öcalan’ın Suriye’den çıkarılması için kesin bir ültimatom verir. PKK hareketinin Avrupa’daki yönetici kadrosu, sanırım o dönem PKK’nın ulaşmış olduğu güç sayesinde şöyle bir yanılsamaya kapılır. Hatırladığım kadarıyla Öcalan’a şunu söyler: “Başkanım, birçok dost devlet var, seni kabul edecek.”
Ancak, Öcalan Suriye’den çıkarıldıktan sonra, “birçok dost ülke” düşüncesinin yanılsama olduğu açığa çıktı. Çünkü Öcalan’ı kabul edecek hiçbir ülke çıkmadı. Öcalan, bir dönem İtalya’da kalabildi. Ancak daha sonraki süreç biliniyor. Yakalanıp, Türkiye’ye teslim edildi. Öcalan, bu süreçten dersler çıkardı. “Kürtlerin, dostu yok. Büyük ve birleşik bir Kürdistan gerçekçi bir hedef değil.” Dolayısıyla Kürtlerin, kendi dil ve kültürlerini koruyarak yaşayacağı devletlere entegre olmasını........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Sabine Sterk
Robert Sarner
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d