Yener Orkunoğlu yazdı: Komisyon-Öcalan Willy Brandt’ını bekleyen Türkiye
Devlet Bahçeli’nin partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmasında söylediklerine şaşıranlar var. Öcalan’ı “Kurucu Önder” olarak tanımlayan Bahçeli’nin sürekli çıtayı yükselteceğini anlayanlar, sorunun derinliğini kavramaktan yoksun olanlardır.
Bahçeli şunları dedi:
“Şayet Meclis’te kurulan komisyon bu çerçevede karar alamazsa, hiç kimse bu ziyarete yanaşmazsa, herkes üç maymunu oynamanın merakında ısrar ederse, açık açık söylüyorum. Alırım yanıma üç arkadaşımı kendi imkânlarımızla İmralı’ya gitmekten, gocunmanın, çekinmenin, bir masa etrafında yüz yüze gelmekten imtina etmem“.
Kürt sorunu, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde yüz yıldır süren, derin siyasi, ekonomik ve kültürel boyutları olan, Kürt halkının demokratik ulusal/kültürel haklarının anayasal düzeyde tanınması ve kabulü ile ilgili bir sorunudur. Öcalan, bu sorunun demokratik bir biçimde çözüme ulaşması için 20 yıldan beri çaba gösterdi. Fakat devlet, sorunu sadece güvenlik veya asayiş meselesi olarak gördüğü için Öcalan’ın başlattığı girişimleri ciddiye almadı. Devletin neden Kürt sorununu, yalnızca asayiş meselesi olarak gördüğü, farklı bir tartışma konusudur.
Öcalan, stratejik düşünebilen gerçekçi bir politikacıdır. Bağımsız bir Kürt devletinin verili koşullarda mümkün olmadığını gördüğünden, ayrıca ulus devlet projesinin insanlığı çıkmaza götüren bir proje olduğunu kavradığından bağımsız, birleşik büyük Kürdistan devletinin kurulmasından vazgeçmiştir. Kürtlerin diğer devletlerin halklarıyla birlikte yaşaması gerektiğinin daha doğru ve gerçekçi olduğunu savunmaktadır. Bu nedenle uzun süredir bir komisyon kurulmasını desteklemiştir. İlk çözüm süreci döneminde (2013-2015), görüşmelerin kapalı kapılar arkasında yapılmasını ilk eleştirenlerden biriydim. Çünkü hakları için mücadele eden Kürt hareketinin halktan gizli tutacağı bir şey yoktur. Daha sonra öğrendim ki, devlet kanadı, görüşmelerin gizli tutulmasını istemiş. Şimdi eskiye fazla takılıp kalmadan üç konuyu kısaca açıklamak istiyorum.
Kürt sorunun önünde çeşitli (ideolojik, siyasal, anayasal) engeller var. Bu engellerin başında güçlü bir siyasi iradenin yokluğu gelmektedir. Öcalan bu durumu erken anlamış ve iki önemli sonuca ulaşmıştır. Birincisi, Türkiye’de güçlü bir siyasi parti ve tutarlı bir siyasi irade yoktur. Turgut Özal, bu işe girişti; fakat devam edemedi veya devam ettirmediler. Çünkü partiler arasında ortak bir tutum yoktu. Üstelik savaştan yararlanan devlet içindeki çeteler Kürt sorunun çözümüne karşıydı. Hatta Öcalan, Kürt sorununu çözmeye girişen Turgut Özal’ın devlet içindeki bir çete tarafından öldürüldüğünü ileri sürdü.
İkincisi, sorunun çözümü için, partiler üstü bir kurumun devreye girmesi gerekir. Bu nedenle komisyonun kurulması teklifinin Öcalan tarafından önerilmesini iyi anlamak zorundayız.
Kürt sorunun çözümünde hâlâ irade eksikliğini gösteren neden, kullanılan dildir. “Terörsüz Türkiye” deyimi, bana göre Kürt sorunu konusunun bir demokrasi sorunu olarak anlaşılmadığının bir işaretidir. Türkiye’de Kürt sorununu demokratik yollarla savunacak kadar cesur bir iktidar henüz ortaya........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Gideon Levy
Sabine Sterk
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein