menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Mümtaz’er Türköne yazdı: Atatürk bugün CHP’nin başında olsaydı…

36 5
15.04.2025

Yazının konusu CHP’nin marjinalleşme potansiyeli.

CHP’nin bünyesinde böyle bir potansiyel var. Dine ve dindarlığa düşmanlık olarak görülen laikliğin ideolojik versiyonu, yani laikçilik (laicitè karşısında laisisme), ayrıcalık ve üstünlük şeklinde tezahür eden seçkincilik, LBGTQ ’nın sembol olarak öne çıktığı gökkuşağı renklerini de içine alan liberteryenizm bu potansiyelin öne çıkan vasıfları olarak takdim ediliyor.

Kim tarafından?

Parti rekabetinde AK Parti tarafından.

CHP-AK Parti rekabetinde bugüne kadar defalarca tecrübe edildiği üzere CHP bu marjinalleştirme tuzağına kolaylıkla düşüyor. AK Parti kanadı ise, CHP’nin bu zaafını sonuna kadar sömürüyor. Merkezdeki muhafazakar seçmenin bir kısmı, “camileri ahır yaptılar”, “‘Tanrı uludur’ diye Türkçe ezan okuttular”, “başörtülü kızlarımızı üniversitelere sokmadılar”, “aileyi ortadan kaldırıyorlar” edebiyatına son dakikada ikna oluyor. AK Parti seçim kazanıyor, CHP beklediği oyu alamıyor.

İnsan, zannedildiği gibi homo economicus yani ekonomik bir yaratık değil. Ekonomik krizin yoksullaştırdığı insanların bir kısmı, perişan hallerine rağmen sonunda bu retoriğe teslim oluyor.

AK Parti de CHP’yi merkez seçmen nezdinde marjinalleştirmek, reel çözümleri ve rasyonel çözümleri tartışma dışı bırakmak için bu işi abartabildiği kadar sündürüyor.

Kısaca mesele, seçimden kimin galip çıkacağını belirleyecek kadar önemli.

En kararsız, en yanar-döner seçmen kesimi siyasetin merkezinde yer alır. Bütün demokrasilerde partiler bu seçmen kesimine gözlerini diker. Çünkü sonucu bu şekilsiz seçmen kitlesi belirler. Kokmaz, bulaşmaz, pek ortalıkta görünmez, solucan gibi yerin altında yaşarlar, ürkek ve kendi dünyasına gömülü, siyasi iletişime en fazla kapalı olan seçmen kesimi bunlardır. Kendi değerlerinin hiçbir zaman farkında değillerdir, ama sonucu onlar belirler.

Siyasetin tekniğini ve inceliklerini bilmeyenler genellemelerle muhakeme yürütür; “Halk filancayı istiyor” tarzı genelleme gibi. Halbuki her zaman halkın yüzde ile ifade edilen bir kısmı söz konusu edilmektedir. Halk tek kişi değildir, milyonlarca insan varsa milyonlarca eğilim var demektir. Siyasi partiler bu eğilimleri derleyip toparlayarak bir yüzde değeri olarak kendi seçmen tabanlarına eklemeye çalışır.

Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.

Kazananın her şeyi ele geçirdiği bizdeki seçimlerde sonucu halkın sadece %5’i belirliyor. Son cumhurbaşkanlığı seçiminde Erdoğan’a düşen oyların %3’ü Kılıçdaroğlu’na verilseydi bugün bambaşka bir Türkiye’de yaşıyor olacaktık.

Bu %3-5’lik kesim kendi içinde homojendir.

Marjinalleşme, bir partinin merkezden uca doğru itilmesidir. Parti merkezden uzaklaştıkça marjinalleşir. Merkeze gözlerini diken parti diğerini marjinalleştirmek için çaba harcar. CHP için marjinalleşme seçkinci ve laikçi bir tutum, AK Parti için ise şeriat esaslarına dayalı bir siyasi düzen iddiası. Yeni sürümü ise otoriterleşme. CHP bugün AK Partiyi otoriterleşme ile yelpazenin marjına itiyor. AK Parti de yukarda sıraladığım bilindik kalıpları kullanıyor.

Partileri Atatürkçülük yoğunluğuna göre sıralamaya kalktığınızda ilk sırayı elbette CHP’ye vermeniz........

© Medyascope