menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Müge İplikçi yazdı: Aktarın mutant çayı

35 0
31.08.2025

Güneşli bir öğle sonrası, şehrin kalabalığından uzaklaşmak isteyen bir müşteri, daracık bir sokakta küçük bir aktar dükkanına girdi. Dükkanın içi, kurutulmuş otların, baharatların ve eski usul cam kavanozların kokusuyla doluydu. Raflarda sıralanmış çaylar, aktar Aziz Bey’in titizliğini ve geleneksel yöntemlere olan bağlılığını gösteriyordu. Aziz Bey, yılların yorgunluğunu taşıyan rafların önünde, sadece bir satıcı değil, ötesiydi.

Müşteri, nezaketle sordu: “Hazır çay var mı?”

Aziz Bey, başını hafifçe yana eğerek müşterisine sessizce baktı. Sesindeki o bilmiş ton, bir öğretmenin, hatta bir müfettişin tüm sınıfa bodoslama nasihat çekmesi gibiydi: “Efendim, biz hazır çay kullanmayız. O poşetlerde çay değil, kimya var. Doğal olan her şey daha iyidir, inanın bana.”

Müşteri şaşırmıştı ama macerasına devam etti. Raflara göz gezdirirken, Aziz Bey hemen yanına yaklaştı ve eline birkaç paket tutuşturdu: “Şu zencefilli ballı çayı alın bakalım, bağışıklığı güçlendirir. Bu ıhlamuru da mutlaka deneyin. Hepsi birbirinden faydalı, kimyasaldan medet ummayı bırakın artık.”

İyi de…

Müşteri, paketlerin üzerindeki fiyatları görünce içini bir şok dalgası kapladı. “Üç yüz lira mı?!” diye iç geçirdi. Toparlanmaya çalışarak, “Aslında ben yüz liralık bir şey arıyordum,” dedi.

Aziz Bey, bu tereddüdü bir fırsat bilerek, eline bir paket adaçayı tutuşturdu: “Bakın, bu adaçayı tam size göre. Boğazınızı yumuşatır. Yanına bir de kuşburnu ekleyelim, C vitamini deposudur. Toplam yüz elli lira eder. Sağlığın parası........

© Medyascope