Kemal Can yazdı: Ortadoğu ısınınca bizde ne olur?
Son yıllarda onlarca kez, “üçüncü dünya savaşı çıktı, çıkıyor” lafı dolaşıma girdi. Bunların önemli bir kısmı Ortadoğu gelişmeleriyle bağlıydı. Yine böyle bir evreye girilmiş görünüyor. İsrail’in İran’a saldırısı, İran’ın ise yıkıcılığı şimdilik zayıf ama devam edeceği anlaşılan misilleme çabaları, tansiyonu birden yükseltti. Zaten Trump, daha birkaç gün önce “bir şeyler olacak” haberini vermiş, personelini bölgeden çıkarma tedbirlerini uygulamıştı. ABD ve genel olarak batı dünyasının açık veya sessiz desteğini arkasına almış Netanyahu, bir tarafıyla adım adım yürüttüğü stratejide beklenen adımları atıyor; bir tarafıyla da önüne açılmış “tarihi fırsatı” değerlendirerek, beklenenden de ileriye -olabilecek en ileriye- gidebilecek zorlamaları deniyor. Bu açıdan bakıldığında hem çok bildik bir gidişat hem öngörülemez bir süreç aynı anda işliyor. Her şeyin başladığı “sıfır noktası”, Hamas’ın 7 Ekim 2023 saldırısı sayılsa bile; olayların kronolojisi, sonradan yapılan hamlelerin epey önceden hazırlandığının anlaşılması gibi faktörler, takvimi daha gerilere taşımaya yeterli. İlerisi ise daha meçhul.
İsrail, Hamas, Hizbullah ve Kasım Süleymani saldırılarında olduğu gibi, karşısındaki ülke veya örgütlerin en kritik tepe kadrolarını hedef alıyor. Son saldırıda İran ordusunun en üst komuta kadrosunu, tek tek ve özel alanlarında (evlerinde) vurdu. Nükleer programın yürütücüsü önemli bilim insanları da hedefteydi. Ayrıca bu saldırıların karmaşık arka planı, saldırının yıkıcı etki gücünün yanında teknolojik ve istihbarat üstünlüğünü sergilemeyi (göze sokmayı) amaçlıyor gibi. Böylece etkili ve ağır bir zarar verilmesi yanında, karşı tarafın yetersizliği ve çaresizliği iyice açığa çıkıyor, altı çiziliyor. Özellikle İsrail istihbaratının en mahrem alanlara kadar girebildiğinin ve operasyon kabiliyetini kullanabildiğinin görünmesi/gösterilmesi, darbenin kendisinden bile daha büyük zarar veriyor. Bir başka önemli unsur ise İsrail’in bu saldırıyı yapmaktan dolayı ciddiye alınır bir “bedel” ödememesi ve ödeyecek gibi görünmemesi. Ne can acıtıcı bir karşı saldırı verilebiliyor ne de dünyadan bu ölçüsüz saldırılara dikkate değer bir tepki geliyor. Her anlamda, yine yaptığı yanına kâr kalıyor.
İçeride ve dışarıda iyice zayıflamış İran rejiminin ayakta kalmak için nasıl bir cevap vermesi gerektiği veya verebileceği konusunda çeşitli ihtimaller konuşuluyor. Yorumcular, çok kabaca İran’ın fazla hafife alınmaması gerektiğini söyleyenlerle, artık bölgede İsrail’in durdurulamayacağını düşünenler arasında bölgede sıralanıyor. Biraz önce de değindiğim gibi Trump’ın kısa bir süre önce olacakları haber vermesi, şimdi de “daha acımasızı olacak” diye konuşmayı sürdürmesi, ABD’nin hadisedeki ağırlığı ve belirleyiciliği tartışmasını canlı tutuyor. Çok kısa bir süre önce -hâlâ bir miktar Türkiye etkisinde olduğu varsayılan- Ahmet Eş Şara’nın “İsrail ile ortak düşmanlarımız var” gibi bir açıklama yapmış olması, Irak’ta hem merkezi hükümet hem Kürtler açısından pozisyonlanma sorunları,........
© Medyascope
