menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Tȃrihçi filozof Marcel Gauchet: “İlericilik kendi tarafına karşı oynadı ve demokrasi rûhuna sırtını döndü”

6 0
12.09.2025

“Trump’ın zamânı karşısında ʻ68 Düşüncesi’ ” dizisinin Le Monde gazetesinde 25 Ağustos 2025’te yayınlanan ikinci bölümünü Haldun Bayrı çevirdi.

Demokrasi uzmanı Marcel Gauchet Le Monde gazetesiyle yaptığı bu söyleşide, neoliberal bireyciliğe ve “özgürlük meraklısı yatay sosyalliğe” (sociétalisme libertaire) zafer kazandıran onlarca yıllık bir apolitikleşme sonrasında, büyük bir ideolojik ters yüz oluşa tanıklık ettiğimizi düşünüyor.

1946’da Poilley’de (Manche) doğan tȃrihçi filozof Marcel Gauchet, Sosyal Bilimlerde İleri Araştırmalar Okulu EHESS’te araştırma yöneticiliği ve tȃrihçi Pierre Nora ile birlikte kurdukları Le Débat dergisinde (1980-2020) yazı işleri müdürlüğü yaptı. Filozof Claude Lefort’un öğrencisi ve genç yaşta “Ya Sosyalizm Ya Barbarlık”ın (Socialisme ou Barbarie) okuru olan Marcel Gauchet, birçok dergiye katkıda bulunmuş (Textures, Libre) ve dört ciltlik “Demokrasinin Ortaya Çıkışı”nı (L’Avènement de la démocratie, 2007-2017) yazmıştır.

“Dünyanın Büyübozumu. Dinin Siyȃsî Bir Tȃrihi” (Le Désenchantement du monde. Une histoire politique de la religion, Gallimard, 1985) gibi, liberal modernliğimizde sekülerleşme ve “dinden çıkış” üzerine çalışmaların ve siyȃsî analizlerin (Macron, les leçons d’un échec. Comprendre le malheur français II [“Macron, Bir Başarısızlıktan Çıkarılacak Dersler. Fransa’nın Başındaki Belȃyı Anlamak II” ], Eric Conan ve François Azouvi ile birlikte, Stock, 2021) yazarıdır; geçen yıl, “Demokrasi Düğümü. Neoliberal Krizin Kökeninde”yi (Le Nœud démocratique. Aux origines de la crise néolibérale, Gallimard, 2024) yayımlamıştır.

Türkçede: Demokrasi İçinde Din / Laikliğin Gelişimi, çev: Mehmet Emin Özcan, Dost Kitabevi, 2000; Dinden Sonra Dinsellik, Luc Ferry ile birlikte, çev.: Can Utku, 2005, Agora; Yurttaşını Arayan Demokrasi, çev: Zeynep Savaşçın, 2013, İletişim Yay.

Mayıs 68 ȃnını nasıl yaşadınız? O dönemin entelektüel ve siyȃsî kaynaşmasını çağımızdaki durumdan ayıran ne?

Mayıs 68’i hareketin “kendiliğindenci” (spontanéiste) kanadında yaşadım; “örgütlenme”den başka lȃf bilmeyen Leninistler’in karşıtı anlamında böyle söyleniyordu. Bu akım azınlıktaydı ve konseyciler, anarşistler/liberterler, durumcular/sitüasyonistler arasında bölünerek dağılmıştı; ama çok kuvvetli bir ortak noktada birlik içindeydi: Ortodoks da olsa, Troçkist ya da Maoist de olsa, totaliter üslûbun reddiydi.

Hȃlȃ o noktadayım. 1968’den, daha radikal biçimde demokratlaşarak çıktım. Bugünle aradaki bȃriz fark, toplumlarımızda yaşanan derin apolitikleşme elbette. Ama Mayıs 68’in, ciddî gözlemcilere büyük endîşe veren, öncesindeki bir apolitikleşme dalgası nazarında ȃnî bir yeniden politikleşme soluğu olduğunu unutmayalım. Yarın için bir uyarıdır bu belki de.

“Apolitikleşme” derken neyi kastediyorsunuz?

“Apolitikleşme” terimi aldatıcıdır. Derhal, siyȃsete ilgisizleşme ve seçimlerde oy kullanmama tutumunun söz konusu olduğunu düşünerek, olup biteni kavradığımızı zannederiz. Yanlış değildir; fakat demokrasilerin günümüzdeki durumunda meselenin ancak ufak bir kısmını kapsar bu. Hȃlihazırdaki apolitikleşme, daha temelinde, yurttaşlığın doğasındaki bir değişime tekabül etmektedir.

Klasik anlayışta yurttaşlık, bütün toplumun görüşünü üstlenmeyi ve bu toplumun yönelmesi istenen noktaları bütünsel bir şekilde kavramayı içermekteydi. Bütünün bu görüşü uçup gitti. Bu değişimin en iyi göstergesi, dernek sayısındaki patlama: Herkesin kendi özel dȃvȃsı var; yöneticiler ise her kafadan bir önerinin çıktığı bu durumu idȃre etmeye uğraşıyorlar.

Bu çerçevede, çok gönüllü kimseler görebilirsiniz; ama siyȃsî olarak, yani bütünlüklü bir program tutarlılığı uyarınca akıl yürütmüyorlar. Dahası, bu apolitikleşme çoğu zaman, ötekileri hiç merak etmeyip, şiddet kullanımına varıncaya kadar kendini dayatmak isteyen, kerȃmeti kendinden menkul o dȃvȃlarda bir radikalleşmeyle at başı gidiyor.

Siyȃset, yani bir kez daha belirtirsek bir bütünün yürütülmesi, artık........

© Medyascope