Akademisyenler, Suriye’deki Alevi katliamının durdurulması için uluslararası topluma çağrı yaptı
Türkiye’deki akademisyenler, Suriye’deki Alevi katliamının durdurulması için uluslararası topluma çağrı yaptı. Açıklamada, “Uluslararası toplumu, Suriye’deki yeni rejimle birlikte ağır hedef altında bulunan Alevi halkının sesinin ve taleplerinin duyulabileceği temel hak ve özgürlüklere dayanan bir politik atmosferin oluşmasına katkı sunmaya davet ediyoruz” denildi.
Suriye’de Alevilere yönelik baskı devam ediyor. Kendilerini “tüm dünyada barışın, eşitliğin, demokratik bir yaşamın, insandan, doğadan ve toplumdan yana bilimin savunucuları ve üreticileri” olarak tanımlayan akademisyenler, yazılı açıklama yayımlayarak, Suriye’de yaşanan gelişmeleri büyük bir kaygıyla takip ettiklerini belirtti.
Kaygıların, Suriye’de çatışmaların başladığı 2011’den beri devam edildiğinin vurgulandığı açıklamada, “Bu kaygımız aslında Suriye’de çatışmaların başladığı 2011 tarihinden beri işlenen ağır hak ihlallerinin arasında Alevilere yönelik işlenen suçların, tüm diğer halklara yönelik işlenenlerin arasında adeta en görünmez kılınan ihlaller olmasından kaynaklanmaktadır” denildi.
Açıklamada, Suriye’de olanlara dair suskunluğun, Türkiye’deki Alevilerin tedirginliğini büsbütün artırdığı ifade edildi. Akademisyenlerin yayımladığı açıklamada, ana akım medya da eleştirildi:
“Ana akım medyada Suriye’de özgürlükçü ve demokratik bir siyasi yapının inşasının gerçekleştiği iddia ediliyor. Bu iddiayı hiçbir şekilde inandırıcı bulmuyoruz. Gerçekte olanlar, muktedir güçlerin söyleminden farklı ve çok daha kaygı vericidir. Son aylarda, BM İnsan Hakları Konseyi’nin 11 Ağustos 2025 tarihli raporunda kayıt altına alındığı üzere, Suriye’nin kıyı ve batı merkez bölgelerinde, özellikle Alevi topluluklarının yoğun yaşadığı yerlerde geniş çaplı ve sistematik insan hakları ihlalleri gerçekleşmiştir. Rapor, sivillere yönelik bu ihlallerin şu anki ara hükümetin emri çerçevesinde işlendiğini belirtmektedir. Bu ihlaller arasında; kasten öldürme, işkence, kaçırma, yargısız infaz, dini/mezhepsel temelde aşağılama, ölülerin teşhiri, yağma, mal varlığı ve tarım alanlarının yakılması, sağlık tesislerine saldırı gibi, uluslararası insancıl hukuk kapsamında savaş suçları olarak değerlendirilebilecek eylemler bulunmaktadır.”
Açıklamada, Mart 2025’te Suriye’deki Alevilere yönelik yapılan katliamlar sırasında yaklaşık bin 400 Alevi’nin öldürüldüğü hatırlatıldı, “Bunların çoğunluğu sivil, yaklaşık 100’ü kadın olmuştur. Sadece birkaç gün içinde gerçekleşen bu saldırılar, Banyas, al-Muhtariya, al-Haffa gibi yerleşim yerlerinde toplu infazlar, cesetlerin parçalanması ve sosyal medyada teşhiri gibi insanlık dışı yöntemler ile hafızalara kazınmıştır” denildi.
Akademisyenlerin açıklaması şöyle:
BM raporu, geçici hükümetin bu ihlalleri “devlet politikası” kapsamında planladığına dair kanıt bulunmadığını, ancak hükümetin kontrolü altındaki bazı güvenlik birimlerinin ve onlara yakın sivillerin bu suçları işlediğini ve hükümetin gerekli önleme ve koruma yükümlülüğünü yerine getirmediğini vurgulamaktadır. Oysa sahadan gelen bilgiler hem katledilen-kaçırılan kişi sayısının çok daha yüksek olduğuna hem de bu katliamlarda geçici hükümet durumundaki HTŞ güçlerinin sorumluluğuna işaret etmektedir.
Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın........
© Medyascope
