menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Göksel Göksu yazdı: Kılıçdaroğlu CHP’yi bölebilir mi?

15 0
16.09.2025

Ankara’da siyasetin tansiyonu, Asliye Hukuk Mahkemesi’nin “geçici tedbir kararı” talebini reddedip, duruşmayı ileri bir tarihe ertelemesiyle geçici de olsa normale döndü. Gerek duruşmayı, gerek bir gün önce Tandoğan Meydanı’ndaki gövde gösterisine dönüşen mitingi yerinde izledim. Heybem epey doldu, sabrınıza sığınarak çıplak gözle görünmeyenler ve gözlemlerim üzerinden cevap arayacağım “Kılıçdaroğlu CHP’yi bölebilir mi?” sorusuna.

Mitingle başlayayım. Ortada ne seçim var ne de yakın zamanda sandığa gidilmesi ihtimali… Siyasetin bir düşüp bir yükselen nabzına, iktidar ve muhalefetin bileşkesinden oluşan siyasi tansiyonun düzenli aralıklarla fırlamasına rağmen, hatta belki de tam da bu nedenle CHP, Ankara’nın göbeğinde, Tandoğan Meydanı’nda coşkulu on binleri bir araya getirebiliyor.

Bu CHP’nin 19 Mart operasyonları sonrası düzenlediği 54. miting, günlerden pazar… Meydanı ve meydana açılan dört bulvarı dolduran insan selini izlerken kafamda peş peşe sorular uçuşmaya başladı: Herkesin haftanın yorgunluğunu atmak için evinde ayağını uzatıp oturacağı, dinlenip yeni hafta için enerjisini toplamak isteyeceği bir günde, on binlerce kişi neden yollara düştü? Hep bir ağızdan “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiç birimiz” sloganı atanlar neyin kaygısını yaşıyor? Bu meydandakilerin tamamı CHP’li mi? Yoksa —sonradan CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in konuşması sırasında altını çizdiği gibi— bu bir “Türkiye ittifakı” mı? Meydandakilere bakıyorum, Özel’in ağzından dökülen “Bugün hedefte olan sadece CHP değil, Türkiye’deki demokrasidir. Biz, Türkiye demokrasisini elbette aslan sosyal demokratlarla, elbette milliyetçi demokratlarla, muhafazakar demokratlarla, liberal demokratlarla, Kürt demokratlarla, sosyalist demokratlarla, Türkiye’nin bütün demokratlarıyla birlikte savunuyoruz. Biz Türkiye ittifakıyız” sözlerine; her kesimden gelen demokratlar bir aradaymışçasına coşkulu alkış ve sloganlarla karşılık veriyorlar.

Uzun uzun konuşuyor Özgür Özel, dikkatle izliyorum; ne tekliyor konuşurken ne dili sürçüyor… Konuşması boyunca bir sonraki cümleyi merak ediyor insan. Gündem o kadar yoğun ki! Oysa o, her sabah güne bir gün önce yaşananı unutturacak yeni bir krizle uyanan ve her cephede adeta savaş veren bir genel başkan değilmişçesine sürdürüyor konuşmasını… Sahnenin dibine kadar girip bakıyorum, “bir yerlerde prompter olmalı” diye düşünerek ama yok. Ara ara kürsüdeki notlarına bakıp, her yeni başlığın altını kendi cümleleriyle dolduruyor. Kalabalıktan fenalaşanlar oluyor sıkça, o ise sağ başında duran korumasına eliyle, sağlık görevlilerinin yönlendirilmesi gereken noktayı işaret ederek konuşmasına devam ediyor…

Gözüne gözüne bakıyor meydandakilerin her cümlesinde, eskiden de iyi bir hatip olduğunu hatırlıyorum ama 19 Mart’tan bu yana ivmesi giderek yükselen, özgüvenli, samimi bir genel başkan görüyorum karşımda… Ekrem İmamoğlu’nun “tarih yazan bir genel başkanımız var” sözleri geliyor aklıma. Kitleleri etkiliyor bu haliyle. Ayılıyor, bayılıyor ama bir kişi bile o alanı terk etmiyor.

Miting sonrası Özgecan Özgenç’le birlikte Tandoğan’dan yola çıkıp, Maltepe üzerinden Kızılay’a dek ulaşan yolu, meydanı dolduran binlerce kişiyle birlikte yürürken de pekişiyor kafamdaki fotoğraf. Sanki Kızılay’da başka bir miting var da, o mitinge katılmak üzere evlerinden çıkmışçasına dingin bir kalabalığın içinde buluyoruz kendimizi. Dikkatle bakıldığında, ellerinde kırlangıçlarla yürüyen gençler de var kalabalıkta ama büyük çoğunluğu oluşturanlar onlar değil. Kadınıyla, erkeğiyle, her yaştan, her meslekten, her partiden, toplumun her kesiminden gelenlerle birlikte katediyoruz Tandoğan-Kızılay arasındaki caddeyi.

O saate kadar alanı terk etmek akıllarından bile geçmemiş, üstelik........

© Medyascope