Gökhan Bacık yazdı: Kürt açılımının toplumsal meşruiyeti nasıl artar?
Toplumun hatırı sayılır bir kesimi, yeni başlayan Kürt açılımına üç temel nedenle şüpheyle yaklaşıyor:
Bu itirazlar, dile getirenlerin siyasi duruşları açısından tutarlı ve önemlidir. Türk siyasetinin geçmiş alışkanlıkları ve ilk Kürt açılımının başarısızlıkla sonuçlanması göz önüne alındığında, bu şüphelerin ortaya çıkması anlaşılırdır. Türkiye’nin siyasi geçmişine bakıldığında, yeni Kürt açılımına şüpheyle yaklaşmayı haklı kılacak nesnel nedenler bulunmaktadır. Bu durumda, itiraz sahiplerini “zamanın ruhunu kaçırmak”, “eski kafalı olmak” ya da “tarihte takılıp kalmak” gibi romantik ifadelerle eleştirmek yerine, bu şüpheleri giderecek somut adımlar atılmalıdır.
Geniş bir kitle şu soruyu soruyor: “Karşımızda bir pazarlık mı var, yoksa gerçek bir süreç mi?” Oysa şunu kabul etmek gerekir: Her siyasi süreç, doğası gereği bir pazarlık unsuru içerir. Siyasi ve pragmatik boyutlardan tamamen arındırılmış bir süreç, hayatın gerçekleriyle bağdaşmaz. Peygamberin siyasetinde bile “ganimet” kavramı vardır. Ancak devletin, süreci yalnızca pragmatik bir pazarlık olarak görmediğini toplum nezdinde inandırıcı bir şekilde ortaya koyması gerekmektedir.
Peki, çözüm sürecine yönelik şüpheleri gidermek ve toplumsal desteği artırmak için neler yapılabilir?
Her siyasi süreç, doğası gereği pragmatik pazarlık unsurları içerir. Kürt açılımını bu perspektiften ele aldığımızda, iki temel dinamikten söz edebiliriz: Birincisi, tarafların elde edeceği siyasi avantajlar; ikincisi, tarafların uzlaşacağı kalıcı siyasi çözüm.
Siyasi avantajlar şu şekilde olabilir: Öcalan’ın statüsünün iyileştirilmesi, PKK mensuplarının affedilmesi, DEM’in kamusal kaynaklardan daha fazla ve rahat yararlanması, AKP’nin Kürt........
© Medyascope
