menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Doğancan Özsel yazdı: CHP’nin yeni yüzü

10 0
08.10.2025

AKP’nin git gide 1990’lar siyaseti yapan bir parti görüntüsüne büründüğü ve koalisyon ihtimallerinin peşinden koştuğu bir ortamda, CHP’nin iki partili sistemlere özgü bir kitle partisi gibi davranmayı başardığından bahsetmiştim bir önceki yazımda. Gerçekten de AKP iyiden iyiye tikel çıkarların partisi olmaya ve bu yolla çekirdek seçmeniyle güçlü bir ideolojik bağ kurmaya meylettikçe, CHP de seçmen tabanını toplumun her kesimine açmaya, farklı çıkar ve talepleri bünyesinde bir arada tutmaya ve asgari müşterekler üzerinden bir siyaset üretmeye çalışıyor. Bu nedenle Erdoğan uzunca bir süredir muhalefetteki isimlerle örtük bir pazarlık yürütmeyi muhalefet seçmenine hitap etmekten yeğ görüyor. CHP ise Özel döneminin son bir senesinde AKP ile herhangi bir al-ver ilişkisine girmek yerine, iktidar seçmenine doğrudan hitap edecek ve onların gönlünü CHP adına kazanabilecek isimleri öne çıkarmakta. Genel başkanlık performansı beklentilerin çok üzerinde bir Özgür Özel varken, Cumhurbaşkanı adaylığı için Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş isimlerinin belirlenmesinin temel nedeni bu. Aynı şekilde sağ seçmenin güçlü olduğu şehirlerde düzenlenen mitingler, milliyetçi hassasiyetleri gözeterek Ruhban Okulu’nun yeniden faaliyete geçmesi gibi konularda insan hakları temelli bir yaklaşımı açıktan savunmakta gösterilen tereddüt ya da Kaan savaş uçağı konusunda verilen tam destek bu yaklaşımın bir parçası.

Bu kitle partisi olma tercihinin CHP için bir dizi önemli sonucu var. Öncelikle partinin yapısı bakımından bu durum, parti örgütünün önemini azaltıyor. Ana muhalefet kitleselleştikçe, eski sosyal demokrat dönemin parti kültürü içerisinde yetişen kadroların popülist ve merkezci parti söylemine anlamlı bir katkı sunma ihtimali azalıyor. CHP’nin seçmen tabanının kısa bir sürede ’ler civarından @’a doğru yaklaşması neticesinde parti örgütü ile CHP seçmeni arasındaki fikri ve ideolojik ortaklık da eskisi kadar güçlü değil. Yavaş’ın seçmeninden gördüğü teveccühe karşılık örgüt içerisinde o kadar da popüler olmaması bu zayıflamanın göstergesi. Kayyum Gürsel Tekin’in siyasi tavrını meşrulaştırmak için partinin çeşitli kademelerindeki çalışmalarına ve parti yoldaşlık hukukuna yaptığı atıfların seçmende arzu edilen etkiyi yaratmaması da seçmen ile parti örgütü arasındaki mesafeyi gösteriyor. Seçmenlerin çoğu partinin kurumsal yapılanmasına karşı en iyi ihtimalle kayıtsız. Belki de onu CHP’nin tüzel kişiliği ve temsil ettiği idealler bakımından bir yük olarak görüyor. Politikacılara dönük genel antipatinin bir yansıması bu.

Buradan yola çıkarak CHP örgütünün önemini tümüyle kaybettiği sonucuna varmak acelecilik olur. Nitekim 19 Mart sonrasında ortaya çıkan muhalefet tepkisinin yapıcı bir çizgide tutulmasında CHP kadrolarının ne kadar önemli bir rolü olduğuna hepimiz şahit olduk. Aynı şekilde Anadolu’nun her noktasında düzenlenen mitinglerin partinin yereldeki emekçileri olmaksızın........

© Medyascope