menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Berrin Sönmez yazdı: Demokrasinin taşıyıcısı Kürtler ve kadınlar (olacak) mı?

58 25
13.07.2025

PKK’nın silahsızlanma sürecini başlatan sembolik silah yakma töreni pek çok açıdan tarihi öneme sahip. Görüntülerde benim ilk dikkatimi çeken kadın eşitlik perspektifiydi. 15 kadın 15 erkek PKK’lının silahlarını birlikte yakması, örgütte cinsiyet eşitliği politikasından taviz verilmediğini gösterdi. Kürt siyasetinde az sayıda örnekle de olsa eş başkanların eşit yetki kullanmadığına tanık olmuş ve bunu -bedeli mukabili- eleştirmiştim. Şimdi bu görüntülerde sembolik bile olsa kadın erkek eşitliğine özen gösterilmesi, eşitlik perspektifinin yeniden ve güçlenerek sürdürülebilme ihtimaline kapı açmış görünüyor. Kürt siyasetindeki cinsiyet eşitliği perspektifini, gözümüzden bile sakınacak kadar önemsemek ve üzerine titremek zorundayız. Çünkü Türkiye siyasetinde kadın varlığını arttıran en önemli etkenler arasında eş başkanlık sistemi liste başıdır. Kadın Meclisleri de öyle. Kürt kadınların uzun ve çileli mücadeleyle elde ettikleri bu ve benzeri kazanımlar Türkiye kadın hareketine çok önemli katkı sağladı. Diğer siyasi partilerin kadın katılımını önemsemesinde pay sahibi olduğunu görmek gerek.

Ülkenin demokratikleşmesinde Kürtlerin ve kadınların baş rol oynayacağını defalarca yazdım ama bir kere daha yazmanın tam zamanı. Demokrasi gökten zembille inmiyor, malum yerde bitiyor. Yöneticiler ve toplumun üst katmanları ihtiyaç duymadıkları gibi demokrasiden pek de hazzetmezler. Egemenlerin değil ezilenlerin, geride bırakılanların, görmezden gelinerek toplumdan dışlananların, hakları gasp edilenlerin ihtiyacı var demokratikleşmeye. Emekli, emekçi, öğrenci, engelli gibi pek çok toplumsal kesim için gerekli demokrasi. Toplumu yatay kesen devasa kütle ise kadınlar. Toplumun yarısı erkek egemenliğine direnişin demokratik süreçlerle başarılacağını biliyor ve pek çoğu örgütlü mücadele içinde. Keza Kürtler de tarih boyunca hak gaspları ile yaşamak zorunda bırakılmış haldeler. Varlıklarının ve haklarının tanınması için adeta 7’den 70’e politik mücadele deneyimine sahip. Dolayısıyla kadınlar ve Kürtler her toplumsal kesimin içinde yer alan, farklı siyasi görüşleri olsa da demokrasi için ortak mücadeleyi yürütme ve başarma potansiyeline sahip görünür bana.

Günümüzde silahsızlanma ile toplumsal barış ve demokratikleşme arasındaki bağıntıyı sorgulamayanı dövüyorlar malum. Teröre / silahlı siyasete zemin hazırlayan toplumsal realite toplumun tümüne olsa bile Kürt kesimine çok daha fazla anti demokratik, anti-hukuk ve hak gasplarını normalleştiren düzendi. Şimdi işleyişi tersinden okursak silahların susması, sivil siyasetin konuşmasının ve barışın toplumsallaşmasını kolaylaştırmaz diyen çıkar mı acaba? Sanmıyorum, en azından böyle bir şeyi kimse açıktan söylemez. Şüphesiz başlayan silahsızlanma süreci otomatik olarak demokratikleşmenin ön koşuludur da denilemez.

Silahların bırakılması demokrasiye ve hukuka dönüş için kullanılan bir sihirli değnek değil ama görmezden gelinmeyecek kadar önemli bir adım. Toplumsal barış açısından bakıldığında ise silahsızlanma net olarak barışın toplumsallaşması için ön koşul. Yeter şart değil ama gerek şart olduğu hatırda tutulmalı.........

© Medyascope