menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Aydın Selcen yazdı: “Yeni Avrupa savunma mimarisi” fırsatı ıskalanmamalı

53 2
08.03.2025

“‘Yeni Avrupa savunma mimarisi’ fırsatı ıskalanmamalı” başlıklı yazısında Aydın Selcen, Avrupa ile ABD arasında II. Dünya Savaşı sonrasında gözlenen en ciddi değerler ayrılığının Türkiye için yarattığı fırsatları ele alıyor.

Trump ABD başkanlığını devralmasının ardından geçen iki ayda II. Dünya Savaşı’ndan bu yana geçerli olan Atlantik ittifakının temellerini sarsmayı ve böylece Avrupa merkezli yeni bir savunma mimarisinin tasarlanmasına yol açmayı başardı. Beyaz Ev’e davet edilen Zelenskiy’nin bizzat Trump’ın yanı sıra yardımcısı Vance’in de etkin ve istekli katılımıyla canlı yayında paylaşılan azarlanma ve aşağılanma seansı yaklaşık 75 yıllık bir dönemin (1949-2025) sonunu betimliyor.

ABD Ukrayna’ya askeri yardımı da istihbarat paylaşımını da durdurdu. Beyaz Ev vakasının hemen ardından Londra’da başbakan Starmer’in evsahipliğinde Zelenskiy’nin de katılımıyla 19’lu formatta toplanan devletler hem Ukrayna’ya desteğin sürmesi hem yeni bir Avrupa savunma mimarisi kurulması konusunda aynı görüşteler. Bu yeni “Avrupa”, Avrupa Birliği (AB) de değil NATO da değil: Britanya ve Türkiye içeride, Macaristan gibi Putinci AB üyeleri ve tabiatıyla ABD dışarıda.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Riyad’da Suudilerin evsahipliğinde Ukrayna’nın konuşulduğu ABD-Rusya toplantısına çağrılmayan Zelenskiy’yi tam o arada Ankara’da ağırlaması doğru ve zamanlı bir karardı. O denli ki, yağmur altında konuk devlet başkanına Beştepe girişinde şemsiye tuttuğu haliyle önceden planlanmamış olacak fotoğraf karesi kendiliğinden ciddi bir halkla ilişkiler kazanımına dönüştü.

Ancak bunun ötesinde dışişleri bakanı Fidan’ın Londra’daki toplantıya çağrılması ve katılması tarihsel bir dönüm noktası olabilir; böyle değerlendirilebilir ve bence tam da böyle değerlendirilmelidir. Eş zamanlı olarak Erdoğan’ın birden AB’yi hatırlaması ve AB üyeliğinin ülkemiz için stratejik bir öncelik olduğunu vurgulaması da olumlu ve bir kenara yazılmalı.

Sanki Avrupa’nın tüm ağır sıkletleri de “gaullist” kesildi. Yani ABD’den bağımsız, özerk savunma gereksinimini öne çıkarır oldu. De Gaulle, kışın yediği ayazı unutmayan kurt misali, belki II. Dünya Savaşı sırasında ABD ve İngiltere’nin elinde uğradığı istiskal ve belki 1940’da Fransa’nın Almanya karşısındaki utanç verici bozgununun anısı nedeniyle o yolu tutmuştu.

Ama onun zamanında da daha sonra da ABD ile Avrupa “değerler” üzerinde böylesine anlaşmazlık yaşamamıştı. Trump dümeni Putin’e kırarak bunu yaptı. Bu hamlenin zamanında Kissinger’in yaptığı Çin’i Rusya’dan ayırma hamlesinin aynadaki aksi olduğu savı bir yanılsama. Esasen Putin, Trump sayesinde sahneye geri dönmesiyle birlikte, olası yanlış anlamaları gidermek üzere Tahran ve Pekin’e derhal elçilerini gönderdi.

Fransa cumhurbaşkanı Macron iç sıkıntılardan ötürü yitirdiği kamuoyu desteğini kendini iç işlerden soyutlayıp dikkatini zoraki dışişlerine verince geri kazanmaya başladı. De Gaulle........

© Medyascope