menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Aydın Selcen yazdı: Her inandığını/düşündüğünü/söylediğini doğru sanan diplomasi

22 0
09.02.2025

Bu haftaki “Her inandığını/düşündüğünü/söylediğini doğru sanan diplomasi” başlıklı yazısında Aydın Selcen, Suriye’yle yürütülen diplomasinin sahip olması gereken incelikleri öne çıkarıyor; her söylemin, düşüncenin ve inancın doğru olduğu kabulüyle diplomasi yapılamayacağını vurguluyor.

Yurtdışı sefer dönüşlerinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın uçak mürettebatına, Dışişleri Bakanı Fidan’ın da belirli aralıklarla AA’ya—ve bazen kimi seçili mütebasbıs şahsiyetlere— verdiği söyleşiler, dış politikanın güncel durumuna ve yönelimine ilişkin ilk ağızdan yapılan açıklamalarla bilgi sahibi olmamızı sağlıyor.

Eylem ve söylem, gerçekler ve düşler, erekler ve gerekler, alan ve salon, olgu ile algı arasında açık duran makası görmek hem ulusal güvenlik politikalarını ve dış politikayı yapanlar hem bunları eleştirenler veya yorumlayanlar bakımından zorunlu. Tabii, eğer amaç propaganda değil de, gerçekten uygulayışın ve kavrayışın içtenlikle iyileştirilmesi ise…

Nitekim, Erdoğan ve Şara’nın ortak basın toplantısı bu yönlerden oldukça “absürt” bir performanstı. Zira, Erdoğan konuğundan duymak istediklerini, yahut belki içeride konuğunu dışarı çıkınca söylemeye ikna etmeye çabalayıp tam anlamıyla tatmin olamadığı konu başlıklarını, açıklamayı kendi üstlenmiş izlenimini verdi.

Bunun böyle olması, Suriye’de bu ülkenin tarihinde ilk kez Türkiye’ye neredeyse tümüyle olumlu yaklaşan bir yönetimin işbaşına gelmiş olması gerçeğinin önemini ikincilleştirmez. Ayrıca, tıpkı İsrail açısından olduğu gibi Türkiye bakımından da Suriye silahlı kuvvetlerinin kara, hava ve deniz unsurlarıyla yine neredeyse topyekûn yok olması da hayırlı bir gelişmedir.

Ancak bu durum, Şara........

© Medyascope