Bir keskin kalem, bir kırık gözlük… – Melih Demirel Yazdı
‘’Bir Pazar sabahıydı, Ankara kar altında. Zemheri ayazıydı, yaz güneşi koynunda. Ucuz can pazarıydı kalemim düştü kana… Zalımlar pusudaydı. Bedenim paramparça…’’
24 Ocak 1993… Ankara, Karlı sokak. Yukarıda yazılı ağıtı, Selda Bağcan’a yaktıran, içimizi yıllar geçse de kavuran vahim suikast. Maktul : UĞUR MUMCU.
Aracının anahtarını apansız bir ölüme çevirip, aramızdan ayrılalı 32 sene oldu. Cesaretin tam manasıyla vücut bulmuş haliydi. Aydın yarınlara inanan, Atatürk ve Atatürkçülüğü adeta bir maske gibi kullananların aksine, samimi ve yiğit bir Atatürkçüydü. Toplum gerçeklerine hakim olmasının yanı sıra, tam bağımsızlığı haykırıyor ve Kemalist düşüncenin sadece balo salonlarında elitistlerin ekseninde olmasına haklı olarak muhalefet ediyordu. Kaleminin bir fiyatı yoktu. Doğru bildiğinin üzerine gidiyor, haliyle de bundan gocunanların düşmanıydı. Kıssadan hisse Uğur Mumcu, bu toprakların yetiştirdiği ve yine bu toprakların üzerinde haince, zamansız kopartılan bir ender değerdi…
Günün hüzünlü anlamıyla bu yazıyı kaleme alırken, kalemime ne kadar güvenirsem güveneyim, Mumcu suikasti gibi elim, vahim olaylar karşısında adeta kelime kısırı kaldığımı fark ettim. Böylesine........
© Medya Siyaset
![](https://cgsyufnvda.cloudimg.io/https://qoshe.com/img/icon/go.png)