menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Atatürk’ün Milliyetçilik Anlayışı (2) – Gülhan Seyhun Yazdı

19 30
wednesday

Öncelikle bu başlık altında farkına vardığım bir noktayı özellikle belirtmekte fayda görüyorum. Atatürk, bir tarafta kendi ülkesinde asırlarca ezilmiş, hor görülmüş, buna rağmen yok edilmek istenen “Türk” ırkına yönelen düşmanca bir zihniyete karşı mücadele ederken diğer tarafta ırk, din, dil farklılıklarına rağmen bu toprakları vatan bilenleri, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni kuranları, vatandaş olarak “Türk” kabul etmişti. Türk’ü, kendine getirme, sahip olduğu özellikleri hatırlatarak kendine saygısını artırma, ayağa kaldırma ihtiyacı vardı. Yoksa Atatürk’ün ilke olarak bize bıraktığı milliyetçilik, ırkçılığa dayalı bir Türk milliyetçiliği olmadığı gibi Türk ırkını yok sayan bir milliyetçilik de değildi. Atatürk’ün milliyetçiliği, bu iki başlı çabanın sinerjisiyle güçlenen, güçlenmesi gereken bir anlayıştı. Zira aynı ana-babadan doğan çocuklar bile haksızlıklar karşısında birbirlerine ters düşebilirdi. Kardeşleri bile bir arada tutan, eşitlik, her birinin hakkının, hukukunun korunması, adalet duygusuydu. Atatürk’ün milliyetçiliği eşit vatandaşlığa dayalıydı. Onun milliyetçiliğini anlamak ve sürdürmek de eğitime bağlıydı. Ve bu öyle bir eğitim olmalıydı ki toplum, ırk ve din kavramları altında değil insan hak ve özgürlükleri altında birleşmeliydi. Atatürk’ün milliyetçiliğini anlamak için önce millet ve milliyetçiliği anlayalım.

Millet ve Milliyetçilik

Millet tanımı her milletin algısına göre çeşitlilik gösterse de genel olarak ve Türk Dil Kurumu’na göre, “Çoğunlukla aynı topraklar üzerinde yaşayan, aralarında dil, tarih, duygu, ülkü, gelenek ve görenek birliği olan insan topluluğu, ulus” olarak tanımlanmıştı. Fakat bir topluluğun millet olarak tanımlanması için tüm bu unsurların bir arada bulunması gerekmezdi. Her millet, kendi birlik ve bütünlüğünü sağlamaya yönelik özellik ve kavramlar çerçevesinde kendi millet tanımını oluşturmuştu. Nitekim İngiliz uyruğunda olan bir Hintli, bir zenci, bir Çinli, Anglosakson olmadıkları halde resmen İngiliz, Fransız uyruğunda olan bir Kelt, Frank,........

© Medya Siyaset