menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

“Kirli işler” ve “kirli ilişkiler…”

11 1
27.06.2025

Almanya Başbakanı Freidrich Merz’in, Kanada’nın Kananaskis kentinde geçen hafta düzenlenen G7 Zirvesi’nin ikinci gününde İran-İsrail gerilimi ile ilgili yaptığı değerlendirmeler ses getirdi. ABD Başkanı Trump’ın zikzaklar çizen demeçleri akılları karıştırırken Merz’in açık ve net açıklamaları dikkatleri çekti.

İran’ın eylemlerinin Almanya ve Batı’yı da olumsuz etkilediğine işaret eden Merz’in (manşetteki küçük fotoğraf), “İsrail hepimiz için bu kirli işi üstlenmiş durumda. Sadece şunu söyleyebilirim ki, İsrail ordusuna, İsrail devlet yönetimine bunu yapacak cesareti gösterdikleri için saygı duyuyorum” sözleri Almanya ve İran’da tepkiyle, İsrail’de ise memnunlukla karşılandı.

İran’ın nükleer tehdit oluşturduğunu vurgulayan Merz, “Aksi takdirde, bu rejimin terörünü aylarca, hatta yıllarca yaşayabilirdik” diye konuştu. Merz, “Hem içte hem dışta bir terör rejimi” olarak tanımladığı Tahran rejiminin “sona ermesini umduğunu” belirtti. Alman kamu yayıncılık kuruluşu ZDF’e demeç veren Başbakan, “Bu rejimin son bulması iyi olur. İsrail’in nükleer tesislere yönelik saldırıları bu süreci hızlandırabilir” ifadelerini kullandı.

Tahran yönetiminin “saldırılar, cinayetler, Hizbullah ve Hamas ile dünyaya ölüm ve yıkım getirdiğini” söyleyen Merz, radikal İslamcı Hamas’ın 7 Ekim 2023’te İsrail’e düzenlediği saldırının Tahran rejiminin desteği olmadan gerçekleşmiş olamayacağını vurguladı.

Almanya Başbakanı’nın bu açıklamasında sarf ettiği “İsrail bu kirli işi hepimiz için üstlendi” sözü, İsrail’in kimlerin hesabına bölgede “taşeronluk” yaptığının, bölgede kimlerin hesabına “kirli işlere” kalkıştığının ve sürdürülen “kirli ilişkilerin” itirafı olarak yorumlandı.

İsrail’in 7 Ekim 2023’ten bu yana Gazze’de (manşet fotoğrafı) vurduğu 35 hastaneye tepki göstermeyen bu ülkelerin, bir İran füzesinin İsrail’de bir hastaneye isabet etmesi üzerine ayaklanmaları da, “kirli ilişkiler” çerçevesinde gösterilen bir tepki olarak değerlendirildi.

Hamas’ın 7 Ekim 2023’de İsrail hedeflerine saldırılarından MOSSAD’ın ve Batılı ülkelerin bölgedeki istihbarat örgütlerinin önceden haberdar olmamasına hâlâ anlam verilemiyor. Merz’in beyanı, “Gazze’ye yönelik İsrail saldırılarına zemin hazırlamak amacıyla mı istihbarat örgütleri Hamas’ın saldırılarına göz yumdu?” sorusunu akla getirdi.

İsrail’in bu ülkeler adına üstlendiği “kirli işler” ve sürdürülen “kirli ilişkiler” çeşitli şekillerde tezahür edebilir. Sert güç unsurlarının yanı sıra yumuşak güç unsurları da “kirli işler”, “kirli ilişkiler” için devreye sokulabilir. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun, İran rejiminin devrilme ihtimaline ilişkin geçen hafta yaptığı, “Bu, İran halkının kendi özgürlüğü için ayağa kalkma görevidir” açıklaması da bu çerçevede yorumlanabilir.

Gazetecilerin rejim değişikliğinin İsrail’in hedefi olup olmadığı yönündeki sorusunu yanıtlayan Netanyahu’nun, “Bana rejimi devirmek isteyip istemediğimiz soruluyor. Bu bir sonuç olabilir ama esas görev İran halkınındır; özgürlük için ayağa kalkmaları gerekir. Özgürlük hiçbir zaman ucuz ya da kolay değildir. Özgürlük, halkın cesaretle direniş göstermesini gerektirir ve bu onların sorumluluğudur” açıklaması, molla rejimi devirmek için “özgürlüğe kavuşmak” gibi yumuşak güç unsurlarının da İran’a karşı kullanıldığını gösteriyor..

İsrail’in yanı sıra kimi bölge dışı güçlerin de İran’daki rejimin politikalarından rahatsız olduğu ve ülkede rejim değişikliğini tetikleyecek yolları yıllardır tartıştıkları biliniyor. Bu köşede 24 Şubat’ta yayınlanan “

© Medya Günlüğü