menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Uygarlığın cinsiyet körlüğü

7 0
10.06.2025

Doğa, tüm canlıların eşit paylaştığı bir evdir; ama ne yazık ki, bazı düşünürler bu evin yalnızca erkekler için inşa edildiğini sanır.

“Kadın neden ağaç gibi güçlü olamaz?” diye sorsak, cevabı tarih boyunca süregelen zihinsel körlükte gizlidir. Kadın ya çiçek olarak idealize edilmiş ya da kök salamayacak kadar kırılgan sayılmıştır.

Felsefe tarihine baktığımızda, kadın figürünün ya bir tehdit ya da bir zaaf olarak temsil edildiğini görürüz. Kadınlar sistemli biçimde dışlanmıştır. Antik Yunan’dan itibaren kadın, aklın ve erdemin dışında tutulmuş, irrasyonel sayılmıştır. Aristoteles’in “doğası gereği aşağı” ifadesi, bu zihniyetin temelini açıklar. Bu bakış açısı, kadınların entelektüel katkılarını gölgede bırakmıştır Rousseau, kadını mutluluğu yalnızca aşkta araması gereken bir varlık olarak tanımlar; Schopenhauer kadın düşmanlığını açıkça beslerken, Kant onu sınırlı yeteneklerle tanımlar. Nietzsche, kadını insanlık onuruna bir saldırı olarak görür. Elias Canetti’nin Körleşme adlı romanında Therese karakteri, erkek aklının çöküşüne neden olan bir tehdit figürüdür. Bu örnekler, kadının sadece bireysel bir varlık olarak değil, sistematik olarak dışlanan bir özne haline getirildiğini gösterir.

Bu dışlama sadece felsefeyle sınırlı kalmaz. Kadın, mitolojilerde ve kutsal metinlerde de çoğu zaman ilk günahın kaynağı ya da kötülüğün habercisi olarak sunulmuştur. Havva, Pandora ve Gılgamış Destanı’ndaki kadın figürü, erkeği yoldan çıkaran, doğayı bozan, uygarlığın saf dışı bırakmak istediği bir varlık haline gelir. Böylece kadın, tarihsel olarak korkulan ve kontrol edilmesi gereken bir güç olarak konumlanır.

Orta Çağ’da bilgeliği ve doğayla bağı nedeniyle cadı ilan edilip yakılan kadınlar, erkek egemenliğin doğaya ve kadına karşı geliştirdiği korkunun somut örnekleridir. Tanrı’nın eril surette tahayyül edilmesi, göksel düzenden yeryüzündeki iktidar ilişkilerine kadar kadını baskılayan sistemi beslemiştir.

Kadının tarihsel olarak aşk, annelik ve güzellik gibi dar çerçevelerle tanımlanması, onun akıl, irade ve direnç gibi insani niteliklerle........

© Medya Günlüğü