Bosna’daki cennet ve cehennem
Vildan merakla, “Kardeşle arkadaş arasında ne fark var” diye sorarken anlamlarını merak ettiği iki kelimeyi de Türkçe söylüyor.
“Kardeş”lik için kan bağı gerekmediğini öğrenince iki halkın kardeş olduğuna karar veriyor. Hemen ardından, “Vildan’ın sizde kadın ismi olduğunu biliyorum ama bizde öyle değil işte…” diyor gülümseyerek.
Bosna-Hersek’in başkenti Saraybosna, Avrupa’da Osmanlı izlerini en çok taşıyan yerlerin başında geliyor. 1463-1878 arasında Osmanlı egemenliğinde kalan kent sadece tarihi yapılarını değil, kültürünü ve geleneklerini de yüzyıllardır koruyor. Bu yüzden Saraybosna’nın ve genelde Bosna’nın Avrupa’da Türklerin el üstünde tutulduğu ender yerlerden biri olduğu söylenebilir.
Saraybosna’nın kurucusu Osmanlı uç beyi İshakoğlu İsa Bey’se, anne tarafından Sultan II. Beyazıd’ın torunu olan Gazi Hüsrev Bey de ikinci kurucu kabul ediliyor. Bosna Sancak Beyi Gazi Hüsrev’in adını taşıyan caminin 1531 yılında Mimar Sinan tarafından yapıldığı söyleniyor. Hemen yanındaki medrese ise tam 480 yıldan fazla aralıksız olarak eğitim veriyor.
Bosna-Hersek’in Atatürk’ü kabul edebileceğimiz Aliya İzzetbegoviç’in anıt mezarı ve müzesi, tarihi Başçarşı, 1914 yılında Birinci Dünya Savaşı’nın fitilini ateşleyen Avusturya Arşidükü Franz Ferdinand ve eşinin öldürüldüğü Latin Köprüsü ile “Umut Tüneli” başta Saraybosna’da görülmesi gereken çok yer var. Burası zaten çok güzel bir ülke ama özellikle Saraybosna’dan Mostar’a giden yol bir yanda masmavi nehir, diğer yanda yemyeşil doğa insana cennetteymiş duygusu veriyor. (Manşet fotoğrafı)
Ama…
Ama bir terslik var, ilk anda anlaşılmayan, hissetmeye başlayınca acı veren bir hüzün var bu toprakların insanlarında.
“Cennet” Bosna yakın geçmişte öyle bir “cehennem” den geçti ki, asıl onu anlatmak bir insanlık görevi.
Etnik kökeniniz hiç fark etmez, İster Türk olun, ister Alman, Koreli ya da Cezayirli, Saraybosna’ya adım attığınız anda görmeniz gereken yer yukarıdaki müzeler, çarşılar ya da köprülerin hiçbiri değil.
İlk gitmeniz gereken “İnsanlığa Karşı İşlenen Suçlar ve Soykırım Müzesi.” 1992-1995 yılları arasında yaşanan savaşın korkunç yüzünün bütün kanıtları burada karşınıza çıkıyor. Bosna-Hersek’in o zaman parçası olduğu Yugoslavya’dan........
© Medya Günlüğü
