menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Oval Ofis’te görüntü var ses yok

17 1
27.09.2025

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ABD Başkanı Trump arasında Oval Ofis’te gerçekleşen görüşme, kamuoyunda içeriğinden çok, Trump’ın diplomatik jestleri üzerinden tartışıldı.

Kapıya kadar uğurlama, el sallama, sandalye çekme gibi detaylar öne çıkarıldı. Ancak, her şeyden önce şunu belirtmek gerekir ki, bunlar diplomatik nezaketin asgari gereklilikleridir. Trump biraz abartmış olabilir. Ne de olsa iyi satıcı. Bu tür jestleri ne abartmak ne de yok saymak gerekir; asıl odaklanılması gereken, görüşmenin Türkiye’nin dış politika hanesine ne yazdığıdır. Bu ziyaretin bilançosuna bakıldığında ise, kişisel bir meşruiyet arayışı ve halkla ilişkiler çalışmasının ötesinde, Türkiye açısından somut bir kazanım elde edildiğini söylemek oldukça güçtür. Hatta masadan, kucağımızda yeni ve oldukça zorlu bir başlıkla kalktığımızı dahi söyleyebiliriz.

F-35, F-16 ve CAATSA: Kamuoyundaki kavram karmaşası

Görüşmenin en merak edilen başlıklarından biri, F-16 ve F-35 süreçleriydi. Trump’ın “F-16, F-35 ve başka şeyler satın almak istiyorlar, görüşeceğiz” sözleri ve CAATSA yaptırımlarının kalkabileceğine dair iması, medyada F-35 programına dönüşün önünün açıldığı şeklinde bir yanılsama yarattı. Bu son derece yanlış bir yorumdur.

Burada iki konuyu net bir şekilde ayırmak gerekiyor:

CAATSA Yaptırımları: Türkiye’nin Rusya’dan S-400 hava savunma sistemi alması nedeniyle ABD tarafından uygulanan bir müeyyide paketidir. Kabaca, belirli kişi, kurum ve savunma sanayi kalemlerine yönelik kısıtlamaları içerir.

F-35 Programından Çıkarılma: Türkiye’nin S-400 alımı gerekçesiyle F-35 Müşterek Taarruz Uçağı programının tedarik zincirinden ve alım sürecinden çıkarılması ise tamamen ayrı bir karardır. Bu, CAATSA başlığı altında yer almaz.

Dolayısıyla, Trump’ın CAATSA yaptırımlarını kaldırması, Türkiye’nin F-35 programına otomatik olarak geri döneceği anlamına gelmemektedir. F-35 konusu, Kongre’nin tasarrufunda olan çok daha karmaşık bir denklemdir. Kaldı ki, Türk tarafının son dönemde F-16 alımından ziyade, savaş uçakları için jet motoru tedarikine yönelme arzusunda olduğuna dair sinyaller de mevcuttur. Bu noktada, topun Türkiye’nin sahasında olduğunu ve ABD’nin........

© Medya Günlüğü