Erdoğan’ın ziyareti: Beklentiler, gerçekler ve iç politika hesapları
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Birleşmiş Milletler Genel Kurulu vesilesiyle gerçekleştirdiği ABD ziyareti ve Donald Trump ile Beyaz Saray’da yapacağı görüşme, Türk-Amerikan ilişkilerinin geleceğinden çok, Türkiye’nin iç ve dış politikasındaki mevcut açmazları ve öncelikleri gözler önüne seriyor.
Görüşmenin kendisi, yapısal sorunlara çözüm bulmaktan ziyade, iç politikaya yönelik bir algı yönetimi ve meşruiyet arayışının bir parçası olarak öne çıkıyor.
Hamas ikilemi: Direniş söylemi ve diplomatik yalnızlık
Erdoğan’ın ziyareti sırasında Fox News’a verdiği mülakatta Hamas’ı yine “terör örgütü değil, direniş örgütü” olarak tanımlaması, Türkiye’nin Filistin meselesindeki pozisyonunu bir kez daha netleştirdi. Ancak bu söylem, Gazze’deki insanlık dramına dikkat çekmekten çok, Türkiye’yi diplomatik bir yalnızlığa itiyor. Zira, bu yaklaşım sadece ABD ve İsrail gibi aktörler tarafından değil, aynı zamanda Mısır, Ürdün ve Körfez monarşileri gibi kilit Arap ülkeleri tarafından da paylaşılmıyor. Hatta, Filistin Yönetimi lideri Mahmud Abbas’ın kendisi dahi, Hamas’ın Gazze yönetiminde rolü olmaması gerektiğini ve silahlarını Filistin yönetimine teslim etmesi gerektiğini açıkça ifade ediyor.
Bu noktada Türkiye’nin politikası, Gazze’deki insani krizi Filistin sorununun önüne koyan ve bunu da Hamas merkezli bir perspektifle ele alan bir yapıya bürünüyor. Bu durum, Türkiye’nin Gazze’deki drama ilişkin çıkışlarının uluslararası arenada “Hamas propagandası” olarak algılanmasına ve gölgelenmesine neden oluyor. Dolayısıyla,........
© Medya Günlüğü
