Cumhurbaşkanı’nın ittifak çıkışı ve silahsızlanma sürecinin gölgesinde muhalefet
Bu ittifakın seyri, PKK’nin silahsızlanma sürecinin nereye evrileceğini büyük ölçüde belirleyecek. Ancak siyaset, uzun süredir doğal mecrasından sapmış durumda. Bu sapma, barışa dair umutların filizlendiği böylesi bir dönemde başlı başına bir sorun. Dolayısıyla iktidar ile ana muhalefet partisi arasında tırmanan siyasi gerilim, en azından silahların devre dışı bırakılması çalışmalarında düşürülmeli, süreç normalleştirilmelidir.
Barışın kalıcılaşması ve toplumsallaşması için 11 Temmuz’daki vakur silah yakma töreninin yarattığı güçlü toplumsal enerjinin sağlıklı biçimde değerlendirilmesi, barış isteyen herkesin tarih önündeki sorumluluğudur.
Özgür Özel’in Tutumu
Bu bağlamda CHP lideri Özgür Özel’in, partisinin tabanındaki eğilimlere ve belediyelere yönelik yargı operasyonlarına rağmen sürece dair sergilediği pozitif ve cesaretli yaklaşım dikkat çekicidir. Ana muhalefet lideri, bu konuda beklenmeyen bir siyasi olgunluk ve sorumluluk sergiliyor.
Aynı şey iktidar partisi için söylemek ne yazık ki hayli çok zor. Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 13 Temmuz’da AK Parti’nin 32. İstişare Toplantısı’nın açılışında yaptığı konuşma, bu tutarsızlığın tipik bir örneği oldu.
Silah bırakma töreninden sonraki ilk kapsamlı konuşma olması nedeniyle Erdoğan’ın açıklamaları büyük bir merakla bekleniyordu. Parti sözcüsü Ömer Çelik’in bu konuşmayı “tarihi” olarak sunması da beklenti çıtasını iyice yükseltti.
Cumhurbaşkanın mesajları tartışmanın fitilini ateşledi
Erdoğan, konuşmasında süreci sekiz ay sonra ilk kez net biçimde sahiplendi. Bu yönüyle konuşma olumlu bir gelişmeydi. Ancak aynı konuşmada DEM Parti’yi Cumhur İttifakı’nın bir parçasıymış gibi sunması,........
© marksist.org
