Topyekûn saldırıyorlar, topyekûn direnelim
Ekolojiden, LGBTİ ve kadın haklarına, işçi ücretlerinden emeklilere kadar her alanda bir saldırı var. Ekolojik açıdan tam bir yıkım anlamına gelen Maden Yasası köylülerin tüm direnişine rağmen meclisten geçirildi. Aile Yılı kapsamında LGBTİ ’lara ve kadınlara karşı açılan savaş tüm hızıyla sürüyor, AKP-MHP iktidar bloku LGBTİ ’ların tüm varlığını yok etmeye dönük bir mücadele verirken kadınları da “annelik” rolü üzerinden tanımlayarak eve kapatmaya çalışıyor.
Bütün bunların ardında ise ekonomik kriz tüm hızıyla sürüyor, patronlar için dikensiz gül bahçesi yaratmaya çalışan iktidar, krizin tüm faturasını işçi sınıfının sırtına yüklemeye kararlı. Emeklilere dönük yaptırımlar ve kamuda yapılan son toplu iş sözleşmesi bunun en net kanıtı.
Bir yandan Kürt hareketi ile barış süreci sürdüren iktidar, otoriterleşme dalgasında ise en ufak geri adım atmıyor. Dem Parti’li belediyelerde kayyum uygulaması devam ederken, seçilmiş CHP’li belediye başkanlarına dönük her gün yeni bir operasyon ve tutuklama dalgası geliyor. Kürt sorununda ise henüz somut bir adım atılmış değil. Geçtiğimiz günlerde Kürtçe müzik dinledikleri için polis saldırısına uğrayan aileye saldıran görevliler hakkında henüz bir adım atılmadı. Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın tahliye talebi reddedildi.
Bütün bu saldırılar işçi sınıfını her alanda sıkıştırmaya dönük ve bunun üstesinden gelebilecek tek şey ise işçi sınıfının birleşik mücadelesi.
Bir neoliberal talan yasası olarak maden yasası
“Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” diğer bir deyişle torba yasada en çok tepki çeken madde geçici 45. Madde’de yapılan değişiklik oldu. Bu değişiklikle başta zeytinlikler olmak üzere pek çok ormanlık arazi maden şirketlerinin kullanımına açılıyor. Yasaya karşı pek çok şehirden yaşam hakkı savunucuları ve köylüler Ankara’ya mücadele için giderken, İkizköylüler Ankara Cemal Süreya Parkı’nda nöbet başlattı. Ancak tüm çabalara rağmen iktidar, geçen sene hayvanlara dönük katliam yasasını geçirirken yaptığı gibi yasayı yangından kaçırır gibi meclisten geçirdi. Bu satırlar yazılırken köylüler Ankara’daki direnişlerini sonlandırarak kendi şehirlerine doğru yola çıktılar. Yaptıkları konuşmalarda mücadelenin burada sona ermediğini, şimdi mücadelenin bütün şehirlere yayılacağını vurguladılar.
Bu yasa tam bir neoliberal talan yasası, sadece ekolojik yapıya zarar vermekle kalmıyor aynı zamanda köylülerin yaşam koşullarını doğrudan etkiliyor. Ağaçların taşınabileceği varsayımıyla yapılan yasa sonucu orada yaşayan köylülere ne olacağı ise asla tartışılmıyor. Geçim araçlarından koparılan köylülerin madenlerde güvencesiz şekilde çalışmak zorunda kalacakları ortada. Üstelik iklim değişikliğini ciddiye aldığını söyleyen iktidar bu adımıyla karbon üzerinden para kazanan patronların ekmeğine yağ sürüyor. Dolayısıyla bu yasa tam anlamıyla bir sınıf saldırısı.
CHP’li belediye başkanlarına dönük tutuklamalar
İktidarın en yakın tehdit olarak gördüğü Cumhurbaşkanı adayı ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu önce gözaltına alıp ardından tutuklayarak başlattığı operasyon da hız kesmeden devam ediyor. Önce İzmir’de aralarında eski belediye başkanı Tunç Soyer’in de bulunduğu 120 kişi gözaltına alındı ve pek........
© marksist.org
