YOL DOSTLARLA GÜZELDİR
YOL DOSTLARLA GÜZELDİR
Sonbahar, gökyüzünü yavaşça griye çalarırken, her yaprak sessiz bir veda şarkısı söyler gibi dallardan süzülür. Rüzgâr, serin ve hafif hüzünlü, tüy gibi dokunarak toprağa düşen yaprakları dans ettirir. Her adımda, altında kırmızı, turuncu ve altın tonlarında bir mozaik çatırdar; sanki zamanın geçişini fısıldayan bir ritimdir bu.
Sabahın puslu ışıkları, ağaçların arasından süzüldüğünde, toprağın nemli kokusu ve yaprakların hışırtısı birleşir; insanın ruhuna huzur ve hafif bir melankoli serpiverir. Sonbahar, sessizliğin derinleştiği, içe dönüp düşünmenin büyülü hâlidir. Gökyüzünde gezen gri bulutlar, uzaklarda kaybolan güneş ışıklarıyla karışır ve her an yeni bir gizem, yeni bir hayal yaratır.
Daldaki son bir yaprak, rüzgârla savrulurken, sanki zamanı hatırlatır; geçmişi ve anıların sıcaklığını yanımıza fısıldar. Akşamın ilk karanlığı geldiğinde, hafif bir sis tabakası havayı sarar, sokak lambaları altın bir hayal gibi parlar ve tüm dünya, bir resmin içine hapsolmuş gibi sessizleşir.
Sonbahar, hem hüzün hem de umut mevsimidir. Kaybolan yazın sıcaklığıyla vedalaşırken, içimizde yeni başlangıçlara dair bir merak uyandırır. Her düşen yaprak, geçmişten bir anıyı bırakır; her serin rüzgâr, yeni duyguları taşır.
Belki de Sonbaharın fiziksel ve ruhsal baskısının getirdiği bir ruh hali. Son yaprak düşerken toprağa, son böcek çekilirken yuvasına, son göçmen kuşu süzülüp giderken sıcak memleketlere. Bize kalan bir dost, bir sıcak çay, bir vefa ve sıcak bir bardak çay.
Bu duygularla başladı ağaran günün ilk demlerinin bıraktığı duygu. Bir dost bir yol…
Sonra Ahmet Yenilmez’in şu dörtlüğü düştü aklıma…
"Bir konaklık zaman........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Sabine Sterk
Robert Sarner
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d