Dua ve Akıl
Dua, Allah’a olan yalvarışımız, yakarışımız ve niyazımızdır. Müslümanlar yalnızca Allah’a dua ve niyazda bulunurlar. Hz. Peygamber, “dua ibadetlerin özüdür” buyurmuştur.
Bana sorarsanız, en güzel dua Fatiha’dır. Müslümanların ne kadarı Fatiha’yı anlamını bilerek okumaktadır, bilemem ama Fatiha, tüm duaların ve virtlerin özüdür. Aslında Fatiha, Kur’ân’ın da bir özetidir. Her Müslüman Kur’ân’ın ilk suresi olan bu duayı günde sadece beş vakit namazın farzlarını eda ettiğinde, on yedi kez okumaktadır. Farz namazlarını sünnetleriyle birlikte eda edenler ise onu kırk kez tekrar etmektedir. Biz Fatiha’yı okurken “yalnızca Allah’a kulluk ettiğimizi ve yalnızca Ondan yardım dilediğimizi” açıkça beyan ederiz. Yılın en kutsal ayı olan Ramazan’da yüzbinlerce Müslüman, Kur’ân’ı Fatiha’dan başlayıp Nas Suresi’ne kadar okuyarak hatmeder. Sonunda ise camilerimizde hatim duaları okunur. Diyanet İşleri Başkanlığı baskısı olan Kur’ân’ı Kerimlerin arkasında yer alan hatim duasında şu ifadelere yer verilir: “Ey Allah’ımız, şu ulu Kur’an hürmetine, din ve dünya işlerimizi ıslah eyle. Düşmanlarımızın birliğini ve dirliğini boz. Ehlimizi, mallarımızı, beldelerimizi bütün afetlerden, hastalıklardan ve belalardan koru. Ayaklarımızı [hak yol üzerinde ve düşmanlar karşısında] sabit kıl. İnkârcı topluluğa karşı bizlere yardım et…” Bu ve benzeri duaları Müslümanlar en kutsal anlarda ve mekânlarda okurlar. Her yıl milyonlarca hacı en kutsal mekân olan Kâbe’nin etrafında dönerken Müslümanların birliği ve dirliği için dua eder. Ne yazık ki, sonuç üzüntü vericidir. Dualarımızın tam tersi gerçekleşmiştir. Düşmanlar (ben rakipler demeyi tercih ederim) birlik ve dirlik içinde iken, Müslümanların kalpleri, gönülleri ve ülkeleri param parça olmuştur. Açlık, korku, endişe, kadınlara şiddet, çocuk ölümleri, savaş, katliam, yıkım ve salgın hastalıklar gibi afetler ve belalar, Müslüman coğrafyanın önemli bir kısmında kol gezmektedir. Müslümanların yer altı ve yer üstü kaynakları, düşmanlar tarafından değerlendirilmekte ve sömürülmektedir. Dünyanın en yaşanabilir şehirler sıralamasında, bir zamanlar İslam medeniyetinin gözde şehirlerinden olan Şam son, Libya’nın başkenti Trablus ise sondan dördüncü sırada yer almaktadır. Bu sıralamalar, sağlık, eğitim, istikrar, alt yapı, suç oranları, sosyal kalkınma, çevre ve kültür gibi otuz ayrı kritere göre puanlanarak yapılmaktadır. Dünyanın en güvenli ülkeleri, İsviçre, İzlanda, Mauritius Cumhuriyeti ve Singapur gibi gayri Müslim ülkelerdir. Yaşam kalitesi en yüksek ülkeler sıralamasında ilk yirmiye giren tek Müslüman ülke, 9,5 milyon nüfuslu Birleşik Arap Emirlikleridir. Ne yazık ki, barış, esenlik ve güvenlik anlamlarına gelen selam kelimesiyle aynı kökten türeyen İslam’a mensup Müslümanların yaşadığı coğrafyanın bir........
© Maarifin Sesi
