menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Haksızı ve Haksızlığı Savunmak!

16 1
19.11.2025

“Hak” kavramı ayet ve hadislerde ve diğer İslamî kaynaklarda geniş bir perspektifte ele alınmış, Kur’an’ı Kerimde 7 si türev olmak üzere 287 ayette zikredilmiştir. İslami literatürde “Hak”: Adalet, zamana, şartlara ve şahıslara göre değişmeyen mutlak doğru, gerçeğe uygun söz, sırat-ı müstegiym, doğru haber, İslam’ın getirdiği hükümler ve bu hükümlere uygun inanç manzumesi gibi farklı anlamları ihtiva etmenin yanında; kişilerin hukuk sistemi karşısında korunması ve gözetilmesi, sahibine ödenmesi gereken maddi ve manevi menfaatleri içine alan bir kavram olarak ifade edilmiştir.

İslam inancına göre, Bir kimsenin, her ne şekilde olursa olsun kendisine ait olmayan bir şeyi meşru olmayan bir yoldan elde etmeye kalkışması kul hakkına tecavüz, kim olursa olsun kul hakkına tecavüz edenler zalim, haksızlığa uğrayanlar mazlum sayılmıştır. Mü’minlerin hayır ve iyilikte yardımlaşmaları emredilmiş, kötülükte yardımlaşmaları yasaklanmıştır. (Maide,2) Sebebi ne olursa haksızdan ve haksızlıktan yana olanlar Kur’an’ın ifadesiyle “hain” olarak vasıflandırılmıştır.

Bir kul olarak, insanların dünya hayatında Allah’a ve insanlara karşı yerine getirmekle mükellef oldukları yükümlülükler vardır. Bunların Allah’a karşı olanlarına (Hukukullah) “yani Allah’ın hakları, insanların insanlara karşı yerine getirmek zorunda oldukları görevlerine de (hukuk-ı ıbâd) yani kul hakları denilmektedir. İnsanların Allah’ a karşı yapmakla mükellef oldukları haklar Allah’ın varlığına ve birliğine iman edip, O’nun hükümlerine uygun bir hayat sürmektir. “Ben cinleri ve insanları sırf bana kulluk etsinler diye yarattım” (Zariyat, 56)

İster inansın, ister inanmasın Yüce Allah tarafından bütün insanların canları, malları, dinleri, akılları, ırz ve namusları dokunulmaz kılınmış; insanların kişilik haklarına mânevî şahsiyetlerine, makam ve mevkilerine, düşüncelerine, siyasi ve felsefi görüşlerine,, dinî inanç ve sosyal yaşantılarına, mal ve mülklerine, aile fertlerine saygılı davranılması kul hakkına riayet; gıybet, yalan, iftira, küfürlü söz, zimmet, hırsızlık, gasp irtikâp, karaborsacılık, yağma, fitne, idarî baskı, işkence, bozgunculuk, zulüm, aşağılama, maddî, mânevî hak ve menfaatlerine, refah, huzur ve güvenliklerine yapılan saldırılar, aleni hak ihlalleri, hukuk maskesi altında sergilenen keyfilikler gibi her türlü söz, fiil ve davranışlar ayetlerde, hadislerde ve diğer İslâmî kaynaklarda; kul hakkına tecavüz ve zulüm sayılmıştır.

Bilindiği üzere; İslam, insanların akıllarına ve ruhlarına hitap eden; Dünya’da huzur ve güven içinde yaşamanın, ahirette ise kurtuluşa ermenin yollarını gösteren ilahi bir sistem, Hak merkezli; “Hakkı Üstün Tutan Hak Anlayışını esas alan ilahi bir nizamdır. Hakkı Üstün Tutan Hak anlayışına göre; cinsiyeti, dini ve etnik konumu ne olursa olsun Yüce Yaratıcımız tarafından bütün insanlara; “Can emniyeti” yani yaşama ve fiziksel dokunulmazlık hakkı. “Nesil Emniyeti”; yani ırz ve namuslarının, itibar ve saygınlıklarının korunması hakkı. “Akıl emniyeti”; düşüncelerini özgürce ifade etme hakkı. “İnanç Emniyeti” ister hak, ister batıl insanların inandıkları gibi yaşama hakkı. “Mülkiyet hakkı;” meşru yollardan mülk edinme, adil çalışma şartları altında çalışıp kazanç elde etme hakkı; bunların dışında, günün şartlarına göre emek ve hizmetlerinin karşılığını alma hakkı. Bunların dışında karşılıklı ticari, siyasi veya sosyal........

© Maarifin Sesi